Evet, Genç Werther'in Acıları...
Uyarmalıyım: Yalnızlık hissediyorsanız, bunalımdaysanız, hele aşk acısı çekiyorsanız okumayı başka bir zamana bırakın.
İkinci uyarım: Spoiler içerebilir.
Kitabı okumaya başladığım anda derin bir hüzün hissettim. Werther'in yalnızlığı, bazı zamanlar anlaşılamaması, mutlu olduğunu düşündüğü zamanlarda bile -bana kalırsa- hep bir şeylerin eksikliğini hissetmesi... Aşık olduğu kadına, aşık olduğu kadının sahip olduğu ve ona sahip olan her şeye tutkuyla bağlanan bir genç, Mecnun misali. Bu aşkı biraz abartılı bulduğum söylenebilir. Bu denli aşık olunabilir, evet. Ama aşkın acıyla birleştiği noktada biraz da nefret, öfke, kızgınlık vardır. Werther'in her şeye bu kadar anlayışla yaklaşması yanında kendine bu denli haksızlık yapması beni üzdü açıkcası. Werther; bazı yerlerde güçlü olduğunu belirtiyor, bu gücü görebilseydik keşke. Bunun için Werther'i suçlayamayız elbette, yazar böyle bir yol çizmiş. Yaşar Kemal'in Filler Sultanı ile Kırmızı Sakallı Topal Karınca kitabından beğendiğim bir sözünün buraya uygun düşeceği kanaatindeyim:"Değer, yaşamak her şeye değer, dediler karıncalar. Ölüm umutsuzluktur, oysaki en kötü yaşamda bile her gün umut güneş çiçeği gibi açar." Lotte'den bahsetmek istemiyorum. Werther'in aşık olduğu o muhteşem kadın bence olayların içinde sönük kalmış. Kendini bolca ifade ettiğini görmek isterdim. Dil ve üslup açısından söyleyecek bir şey yok zaten. Bolca alıntı paylaştım, derinliği olan çok fazla cümle not ettim. Çeviri kitaplarda önemli olan çevirinin kalitesidir. Ben bu konuda memnunum. Keyifli okumalar dilerim.