Uygarlık çağının ortasında, yasalar ve gelenekler aracılığıyla, dünyayı yapay olarak cehenneme çeviren ve ilahi kaderi insanlık belasına bulaştıran toplumsal lanetlenme hali devam ettikçe, yüzyılın ilki insanın emeğinin sömürülmesinden dolayı aşağılanması, ikincisi kadının açlık yüzünden alçalması, üçüncüsü çocukların eğitimsizlik nedeniyle yeteneklerinin gelişmemesi olan üç temel sorunu çözülmedikçe, bazı bölgelerde toplumsal baskı devam ederken, daha geniş anlamda yeryüzünde cehalet ve yoksulluk hüküm sürdükçe, böyle kitaplar yararlı olmayı sürdüreceklerdir. Hauteville-House, 1 Ocak 1862
Uygarlık çağının ortasında, yasalar ve gelenekler aracılığıyla, dünyayı yapay olarak cehenneme çeviren ve ilahi kaderi insanlık belasına bulaştıran toplumsal lanetleme hali devam ettikçe, yüzyılın ilki insan emeğinin sömürülmesinden dolayı aşağılanması, ikincisi kadının açlık yüzünden alçalması, üçüncüsü çocukların eğitimsizlik nedeniyle yeteneklerinin gelişmemesi olan üç temel sorunu çözülmedikçe, bazı bölgelerde toplumsal baskı devam ederken, daha geniş anlamda yeryüzünde cehalet ve yoksulluk hüküm sürdükçe, böyle kitaplar yararlı olmayı sürdüreceklerdir.
Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Bugün, azgelişmiş bölgelerde ulusal bağımsızlık ve ulusal inşa tamamen yeni bir özellik kazanmıştır. Bu bölgelerde takdire şayan bazı başarılar dışında bütün ülkeler aynı altyapı yokluğundan muzdariptir. Kitleler aynı yoksullukla mücadele eder, hep aynı davranışlarla debelenirler, büzüşmüş karınlarıyla açlık coğrafyası denilen şeyi çizerler. Azgelişmişlik dünyasi, yoksulluk ve insanlıkdışılık dünyası. Ama aynı zamanda doktorsuz, mühendissiz ve yöneticisiz bir dünya. Bu dünya karşısında Avrupa ulusları şatafatli bir refah içinde yüzmektedirler. Avrupa'nın bu bolluğu utanç verici bir şeydir, çünkü kölelerin sırtından kurulmuştur, kölelerin kanlarıyla beslenir ve varlığını tümüyle azgelişmiş dünyanın toprağına ve toprak altına borçludur.
Sayfa 100 - Versus yayınlarıKitabı okudu
Hikaye
* Yücelerden ünlü bir şeyh vardı... o ulu şeyh bir gece rüyasında Aydın ay gibi yola giderken, yolda önüne bir meleğin çıktığını gördü. Melek, ona dedi ki: “Niyetin nereye kadar gitmek?” Şeyh cevap verdi: “Tanrı tapısına kadar!” Melek dedi ki: “Utan yahu! Bunca işle güçle meşgulsün... Bu kadar malın mülkün var... sonra da Tanrı tapısına ulaşmak
İnsanın üretme gücündeki artış, yoksulluğun ve sefaletin ortadan kalkmasını sağlamış olmalıydı. Bu sonucu yarata­mamıştır: dünyanın en güçlü, en zengin ve en üretken kapi­talist ülkesi olan Birleşik Devletler'de bile. Öteki bütün kapitalist ülkelerde olduğu gibi Birleşik Devletler'de de, bolluğun ortasında açlık, varlığın içinde kıtlık, zenginliğin göbeğinde yoksulluk vardır.
112 syf.
8/10 puan verdi
·
Liked
Baragan’ın Dikenleri, Panait Istrati’nin en etkileyici ve kısacık ama en derin kitaplarından biri. Uçsuz bucaksız, bereketsiz ve dikenli bir toprağa sahip Baragan...Burada yaşayanlar ise yoksulluk, açlık içinde.Zaman Romanya’nın yoksulluk içinde olduğu yıllar,1900’lerin başı. Zor yaşam koşullarından kaçan Matake adlı çocuğun gözünden kuru ekmeğe muhtaç insanların mücadelelerini , yoksulluğa karşı isyanlarını,başkaldırılarını etkileyici bir dille okuyoruz.İnsanların bu denli yoksul olmalarının sebebi ağa sistemi ve hükümetteki yanlış sistem. Panait Istrati ,yanlış olan sisteme karşı patlak veren köylülerin haklı isyanını,ardından gelen yıkımları işlerken, sömürüye, toprak sahipliğine ve dönemin siyasetine eleştirilerde bulunur.  
Baragan’ın Dikenleri
Baragan’ın DikenleriPanait Istrati · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 20201,515 okunma
Reklam
Geri199
1,000 öğeden 991 ile 1,000 arasındakiler gösteriliyor.