Eğer bugün bu dünyada açlık, yoksulluk, sefalet insanı utandıracak boyutlardaysa, doğa yağma ve talanı gezegenin dengelerini alt-üst etmişse, bir sürdürülemezlik durumu veya aynı anlama gelmek üzere bir uygarlık krizi ortaya çıkmışsa, bunun nedeni kapitalizmde mündemiç aşırılık, açgözlülük, şımarıklık, etik değerlere yabancılaşmaktır… Ünlü efsanedeki gibi kapitalizm hiçbir sınır tanımıyor…
Yunan mitolojisindeki Kral Erysichton gibi her şeyi yutuyor… Açlığını bir türlü gideremeyen Erysichton, çevresinde ne var ne yoksa yiyip- yutuyor, ortalıkta yenecek bir şey kalmayınca da kendi kendini yiyor… Bu efsane geride kalan dönemde ölçüsüzlüğün, aşırılığın açgözlülüğün, doymak bilmezliğin çok bilinen sembollerinden biri olmuştur… Kapitalizm de Kral Erysichton gibi açgözlülükte hiçbir sınır tanımıyor. İnsan ve toplum yaşamının tüm veçhelerini istila ediyor, kapsıyor, şeyleştiriyor, metalaştırıyor, paralılaştırıyor, soysuzlaştırıyor, kolonize ediyor… Esasen büyüme veya yok olma ikilemi söz konusuyken başka türlü olması da zaten mümkün değildir… Sadece her gün yüzleştiğimiz açlık, yoksulluk, sefalet değil, iklim krizinin ve ekolojik yıkımın da asıl nedeni kapitalizmin bu iflah olmaz eğilimi ve dinamiğidir…