"Tek isteğim var benim, zirai kalkınma şu yana dursun, o koskoca adamların, milletin vekiliyiz diye ortaya çıkanların, o kadar çabuk ve sık ağız değiştirdiklerini görmemek! Esen yele göre döndüklerini görmemek!.."
Ölümden başka bir şey düşünemez, ondan başka bir şey düşleyemez olmuş bunlar... Hep uzaktan...hayatın içine girmeksizin... En eski dostlarım. Hepsi, sanırsın yalnız hüzünlenmeyi seviyor artık. Neden? Kendilerine yaratıcı bir alan bulamadıkları için. Yoksa, kendilerini fazla önemsediklerinden mi? Kendilerine aşırı acıdıklarından mı?
"Okuduğum bütün romanlar sahici bir başlangıçla bitsin istedim."
Romanın bitiş cümlesiyle başlamak istedim ben de. Bitmemiş, bitememiş bir roman.. Ve 'belki de hiç bitmeyecek hayatlar' kapılarını aralıyor bu iki kapağın arasındaki 316 sayfada bize.Kitabı okurken inceleme metni oluşturmak gibi bir düşüncem yoktu; ancak karakterlere
Adam bakıyor: Bir kadın. Eli yüzü düzgünce; okumuş yazmış halli. Bakıyor. Yaşı belirsiz. Ancak, dışarıda tek başına yemek yiyebilecek kadar yaşlı, cesur ve özgür.
Erik tabağındaki eriklerin en irisini en sona saklayan küçük kız. Bu kız, bütün iri eriklerini yedikten sonra, son küçük eriğini de yemiş bitirmiş bulunan oğlana bakıyordu. Daha doğrusu bir oğlana, bir iri eriğe. Erikleri baştan paylaşmışlar, iki ayrı tabağa koymuşlardı. Şimdi sona kalan tek iri eriğini tek başına yiyemiyordu ama.