_Benim ülkem Dünya’dır. Tüm insanlar benim kardeşimdir. İyiyi ve doğruyu yapmak benim dinimdir. _Her türlü yanlışa karşı en amansız silah Akıl’dır. Bugüne kadar başka bir silah kullanmadım, bundan sonra da kullanmayacağım. _Mantığı kullanmayı reddeden birisiyle tartışmak, ölüye ilaç vermeye çalışmak gibidir. _İktidar halktan korkarsa bu
96 syf.
7/10 puan verdi
·
Read in 3 days
Yanlış bir Ahlak Anlayışı!
Kitap altı hikayeden oluşmakta. Verdiğim puanlarıyla birlikte hikayeler: İnsan Neyle Yaşar 9/10 Kıvılcımı Söndürmeyen Ateşi Zapt Edemez 5/10 Mum 3/10 Kızlar Büyüklerden Akıllıymış 6/10 İnsana Çok Toprak Gerekir mi 7/10 İlyas 7.5/10 İlk üç hikayesi Hristiyan kıssaları olmuş. Hikayelerden önce İncil'den ayetler yazılmış ve daha sonra bu
İnsan Neyle Yaşar?
İnsan Neyle Yaşar?Lev Tolstoy · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2019191.3k okunma
Reklam
383 syf.
8/10 puan verdi
·
Liked
·
Read in 30 hours
Merhamet, Acıma ve Adaletin Olmadığı Topraklarda, Hayatta Kalma Mücadelesi...
Herkese Merhabalar, Bir süredir aklımda Orhan Kemal eserlerini okumak vardı. Yaklaşık 1 ay önce sokakta iç görmemem gereken birini görünce apar topar D&R mağazasına girdim ve boş çıkamadım. O sırada gözüme Orhan Kemal kitapları göründü rafa gittim ve Eskici ve Oğulları ve Bereketli Topraklar Üzerinde kitaplarını alarak ayrıldım. Ve tabi bu
Bereketli Topraklar Üzerinde
Bereketli Topraklar ÜzerindeOrhan Kemal · Everest Yayınları · 20205.8k okunma
330 syf.
8/10 puan verdi
·
Liked
·
Read in 25 days
Adaletin Olmadığı Topraklar
"Kızım, adaletin olmadığı topraklarda her türlü kötülük otu fışkırır. Bunun için medeniyet adaletle sağlanır, atalarımız ancak adil kağanların ve sultanların dönemlerinde refaha kavuştu. Günümüzde bunun karşılığı hukuk devleti olmuştur. Bu yüzden dünyanın bütün ezilenleri canları pahasına botlara binip hukukun olduğu topraklara kaçıyor işte. " Yazım yanlışlarının ortalama bir kitaptan kısmen daha fazla olduğu bir kitap olmasına rağmen Şamanlığın ve tarihimizin çok iyi yansıtıldığı, hissettirildiği ve bunun yanında İklim Değişimine yol açan fabrikaların, nükleer santrallerin, devletlerin ceplerindeki paraya nasıl bağımlı oldukları çok çok iyi anlatılmış.
Hava
HavaBuket Uzuner · Everest Yayınları · 20181,762 okunma
Bu imparatorluk bir Türk imparatorluğu muydu? Bu imparatorlukta en gerçek olan padişahtı, kendisine atfettiği sıfatlarla “Sultanlar Sultanı,” “Hakanlar Hakanı,” “Hükümdarlara Taç Veren,” “Allah’ın Yeryüzündeki Gölgesi” Sultan Süleyman’dan öte gerçeklik yoktu. Ona ait olan kul devletin tek ve mutlak hâkimiydi. Tüm zenginlikler, tüm topraklar onundu. Bunları ister verir isterse geri alırdı. Tımarlar ve soyluluk babadan oğula geçen bir kurum değildi ve resmi olarak liyakata bağlıydı - insan neyse oydu, ancak bir lütuf bekleyebilirdi... Devlet ona aitti dedik, ama aslında hayatı bir süvari birliğinin elindeydi; halkı başka hiçbir yerde olmadığı kadar özgürdü, halkın korunması için belki de binlerce yasası olan, adaletin terazisinin son derece hassas ve dengeli olduğu bir ülkenin hükümdarıydı. Başvezir, yani sadrazamın kendisi bizzat saraydan çıkıp pazarları denetler, haksız kazanç olup olmadığını, hile ya da aldatma olup olmadığını kontrol ederdi. Evet, bu imparatorluk gerektiği gibi olması yolunda son derece belirgin ve keskin bir bilince sahip, kökenlerinin anısına ve mirasına her zaman bağlı, dehasının temel özellikleriyle bir Türk imparatorluğuydu.
"Recep Peker Hapı Yuttu", "Kazıklı Resmi Tazim" başlıklı yazılardan başka "Hakkınızı Helal Edin Dostlar" başlığıyla Markopaşa'nın birinci sayısında "Şakalar" köşesinde yazılanlar yeniden verilmiş. Bir başka yazı da "Nasıl Girer" başlığını taşıyor. Okuyalım. 1947 yılında yazıldığını düşünerek son