Bir köyün dışında iki dilenci yaşardı. Biri kördü, diğerinin bacakları yoktu. Bir gün köyün dışında, dilencilerin yaşadığı bölgede orman yangını çıktı. Tabii dilenciler aynı zamanda rakipti. Aynı meslekte, aynı insanlardan dileniyorlardı. Sürekli birbirlerine kızıyorlardı. Onlar dost değil düşmandı.
Orman yanarken, iki dilenci bir an için
Yaşama çocuk hazırlayacak Bireylerin Mutlaka Okuması gereken Kitap!!
Küçük Ağaç, hayatta hep mutluluklarla donatılmayacaktır. Hayatın acı tecrübelerini de mutlak görecektir. Anne ve babasını kaybeden Küçük Ağaç’ın, hayatta edindiği bir tecrübe de ilk defa birisi tarafından dolandırılmak olacaktır. Sıklıkla gittikleri alışveriş dükkânına giderken, yolda buzağısıyla beraber gelen bir adama gözü takılır ve buzağıya dikkatlice bakar. Bunun üzerine buzağının sahibi, buzağıyı ona satmayı düşünür. Ama Küçük Ağaç’ın cebinde sadece elli sent vardır. Adam, ona buzağıyı elli sente satabileceğini söyler. Söz oyunlarıyla onu kandırmayı başarır ve ona buzağıyı satar. İlk defa bir şeye sahip olmanın duygusuyla coşan Küçük Ağaç, buzağıyı eve götürmek için yola düşer. Yolda giderken buzağı halsizleşmeye başlar ve en sonunda da yere kapaklanarak ölür. Büyükbabası ona, buzağının öldüğünü söyler ve bunun üstüne sadece buzağının işe yarar derisini yüzerek, eve dönerler. Yemeğe oturmuşlardır ve büyükbaba, düşünceli olduğunu sezdiği Küçük Ağaç’a yine tecrübe yolunda önemli bir mesafe aldıracak nitelikteki şu sözlerle ders verir; ‘’Görüyorsun, Küçük Ağaç, öğrenmenin yapmaktan başka yolu yok. Senin buzağıyı almanı engelleseydim, her zaman bir buzağın olması gerektiğini düşünecektin. Sana satın almanı söyleseydim, aldığın için beni suçlayacaktın. Yaşam içinde öğrenmek zorundasın.’’
İdil istediği her şeyi elde eden, şımarık bir genç kız. Ateş'se hayatın acımasızlıklarıyla tanışmış, ketum bir adam. Ve bu zıt karakterli iki insanın yolu İdil'in 26. yaş gününde kesişiyor.
Aslında konu itibariyle okumaya alışık olduğumuz kitaplardandı. Ama hem İdil'in çocuksu yanları hem de Ateş'in içine kapanık hallerini okumak çok keyif vericiydi. Tabii bu hep böyle kalmadı. İdil'in olgunlaşmasını ve Ateş'in arkasına saklandığı o sert kabuğun kırılmasını okuduk.
Dediğim gibi aman aman bir konusu yoktu ama hem yazarın dili hem de karakterler kitabı okunabilir kılıyor. Ayrıca öyle sahneler vardı ki ben gözyaşlarımı tutamadım. Bir de kitaptaki bölüm başlıkları çook hoşuma gitti. Son bölüme gelene kadar ne olduklarını anlamamıştım ama son bölümün başlığını görünce gözlerimden kalp çıktı. Bu küçük detaylar okuyucuyu olumlu yönde etkileyen şeyler bence.
Geçmişten günümüze yönetme/yönetilme ihtiyacı hisseden insanoğluna, yönetirken ve yönetilirken yaptığı hataların ve yanlışların gerekçelerini ve uyulması gereken yolu İkinci Dünya Savaşı Almanya'sı üzerinden etkileyici bir şekilde ele alınıp, başta yönetilenlerin yaptığı yanlışlar olmak üzere (detaylı bir şekilde) ve yöneticilerin de niyetlerini güzel bir üslupla ele almış.
İnsan olmak ve insanlık üzerine yaptığı irdelemeleri, ötekileştime kültürünü ve aşağılama dürtüsünü de anlatarak insanın basitliğinden yüceliğine kadar her noktada ruhsal çözümlemesi yapılmış.
Çeviri noktasında bazı sıkıntılar olmakla birlikte, akıcı bir şekilde ele alınan okunulası bir kitap.
Dinle Küçük AdamWilhelm Reich · Avrupa Yakası Yayınları · 201213.2k okunma
Kadın..
Maalesef bugünlerde, yaşadığımız ataerkil toplumun içinde sinip kalmış, şiddet görmüş, taciz edilmiş, kendisini aciz bir varlık hissedip intihar etmiş kadınlara rastlıyoruz. Ne acı.. Fakat tarihe damga vuran çok güçlü kadınlar da var feyz alınası. Bu kitapta sadece güçlü kadınlar değil, çıldırmış kadınlar, sadist kadınlar, çok zeki