"Biz hak ettik","ben başardım" demiyoruz. Bu mü'min edebine de hakikate de aykırıdır.
"Allah muvaffak kıldı", "Allah yardım etti, biz de bu işi yapabildik" deriz.
İnsan özgürdür ama özgürlüğünün sınırlarını çizen Cenâb-ı Hakk olduğu için bu mutlak özgürlük değildir. Cenâb-ı Hakk'ın çizdiği sınırlar içinde bir özgürlüktür.
Fıtratında, tabiatında yakmak olan ateşe: "Ey nâr, İbrahim'e serin ve selamet ol!" der ve ateş yakma hassasını kaybeder mi? Amennâ ve saddaknâ, kaybeder. Dolayısıyla ateş bize göre yakıcıdır, Cenâb-ı Hakk "yakma" dediğinde ateş yakmaz.
Kime ibadet, kulluk edilir? Var edene kulluk edilir. Çünkü var ediliş görevidir kulluk.
Cenâb-ı Hakk kendisine kul olalım diye yokluktan varlığa çıkarmıştır.
Üzerimize hüküm koyma noktasında mutlak yetki Cenâb-ı Hakk'ta ise, hakkımızda ne dilemişse ona "kahrın da hoş lütfun da hoş" teslimiyetiyle boyun eğmemiz lazım.