Kitabı okurken ağlamadım ama kitap güldürmedi de. Okurken tek bir yerde tebessüm ettiğimi hatırlıyorum: “Dün ben ayrılıp giderken, elini bana uzatırken şöyle dedi: “Adieu, sevgili Werther!” — Sevgili Werther! Bana ilk kez sevgili diye hitap etti ve bu benim içime işledi. Bunu kendime kendime yüz kez tekrarladım ve dün gece, tam uyumaya giderken kendi kendimle çeşitli konularda gevezelik ediyordum, birden şöyle dedim: “İyi geceler, sevgili Werther!”, sonra kendi halime güldüm.”
Depresif ve romantik bir bakış açısına sahip olan Werther çok karamsar bir genç. O kadar karamsar ki “Bu mutsuzluğun mezardan başka bir sonu olduğunu sanmıyorum.” diyerek kendine ölümden başka bir çare aramıyor. Sevdiği şeylere tutkuyla bağlı oluşu da karşı tarafa “Ah bir kez dokunduğunuz her şeye niçin önüne geçilmez bir sadakatle bağlanıyorsunuz?” dedirtip türlü sitemlere maruz kalıyor. Sevdiği kişiyle arasındaki bağı anlatırken aynı kitabın aynı yerinde aynı coşkuyu hissettiklerini belirterek anlatması ayrıca dikkatimi çekti.