Hayat bazen bindiğin doğru gemiye rağmen yanlış limanlarda bırakır.
Oysa geminde bıraktığın sevdiklerin, eşyaların, can yeleklerin vardır.
Anlamazlar, dinlemezler, fikrini dahi sormadan seni bırakıverirler.
Bilmediğin şehirlerde bir başına, bilmediğin bir dili konuşman, görmediğin yerleri gezmen gerekir. Oysa tek isteğin geminden ayrılmamaktır.
Tabiatımız gereği ümitvar canlılarız, tekrar tekrar aldanmaya teşneyiz. Dürülüp kir pas içindeki, kahverengi bir karton koli içine atılsak bile olmaz denilen mucizelere inanmaya hevesliyiz.
"Bir kirpiyi okşamaya çalışırken kanadı parmaklarım
Belli etmedim ona benim ellerim kırmızıdır bak dedim
..
Bir ringde yaşamaya çalışırken yedim en sağlam yumrukları
Sol kroşe ve benim bu ağlamaklı halime küçük bir çocuk kaçmış
Ondadır böyle koşup saklanmaya çalıştığım"
Suyunu versen, hiçbir şeyini eksik etmesen de neden tutunamıyor? Bazen olmuyor işte…
Tüm benliğinle sevgini, ilgini, özverini versen de büyümüyor, filizlenmiyor. Her gün bir cümleyi bir cümleye eklesen de tam bir metin olmuyor. Ne kadar yürüsen de yol bazen hiçbir şey vermiyor.
Yürümek yolun vefası ama yol çoğu zaman bivefa oluyor.