İnsanların dışa yansıyan kötülük işaretlerinin olmaması çoğumuza şaşırtıcı gelir. Nasıl olur da arkadaşlarına, çevresine, komşularına normal görünen bir kişi akıl almaz cinayetler işler, değil mi? Hannah Arendt ünlü Nazi Adolf Eichmann'ı gözlemleyerek "kötülüğün banalliği'nden bahsetmişti. Herkes insan biçiminde bir şeytan beklerken sıradan bir insan çıkmıştı ortaya. Sıradanlığı âdeta hayal kırıklığı yaratıyordu. Bir kitle katliamcısından beklenmeyecek kadar sıradan. Sanki otobüste yan yana oturduğunuz, göz ucuyla bir bakıp unuttuğunuz yüzlerden biri gibi.
Uslu, pek dikkat çekmeyen, büyüklerini hiç eleştirmeyen ve onların isteklerini yerine getirmeyi mükemmel olarak öğrenmiş bir çocuk otuz yıl sonra karşımıza Auschwitz'de komutan ya da Adolf Eichmann olarak çıkıverir.
Sayfa 141
Reklam
İsrailliler gittikçe kendilerini mağdur bir ulus olarak görüyorlardı, özellikle 1963 yılından sonra Kudüs'te Adolf Eichmann'ın davasıyla soykırım gölgelerden ortaya çıkınca. Şimdi soykırımdan kurtulanların çocukları olan Sabralar kendilerini işgal edilmiş bir toplumun karşısında bulmuşlardı: Oğullarının serbest bırakılması için askerlere yalvaran anneler, kadınlar, birlik geçerken şaşkınlıkla bakan ve onların anlamadığı dilden bağıran, bastonlarına dayanmış yaşlı erkekler.
Sayfa 227Kitabı okudu
320 syf.
·
Puan vermedi
·
4 günde okudu
"Korkunç, fikre ve zikre direnen kötülüğün sıradanlığı"
Adolf Eichmann, Nazi Almanyasında milyonlarca Yahudiyi toplama kamplarına, ölüme göndermekten sorumlu olarak ve bunun gibi bir sürü suçlamayla, 1960 yılında İsrail devlet ajanları tarafından Arjantin'de yakalanarak Kudüs'e getirilir. Ve yargı süreci başlar. Hannah Arendt'in bu yargı sürecini incelediği kitabında bize anlatmak istediği şey oldukça açık aslında: Adolf Eichmann'a karşı yapılan suçlamalara bakınca hepimizin aklında sadist bir canavar, psikolojik sorunları olan biri canlanıyor. Çünkü bu kadar faşist bir kişiyi baska şekilde tarif edemiyoruz zihnimizde. Ama gerçekte Eichmann'ın Yahudilerle kişisel sorunu olmayan, hatta bazı çok sevdiği Yahudi arkadaşları ve akrabaları bulunan, terfi etmekten başka bir şey düşünmeyen, savaş sırasında Bratislava'da İçişleri başkanı ile bowling oynamaya giden, hafızası da pek iyi olmayan biri olduğunu görüyoruz. Yani NORMAL biri. Çevremizde gördüğümüz sıradan insanlar ve bizler kadar NORMAL. İşte Arendt kitabında otoriteye kör itaatin, yaptığı şeyleri ve kendinden istenenleri sorgulamayacak kadar düşünme yetisini kaybetmiş birinin rahatlıkla soykırımın mimarı konumuna gelebileceğini gösteriyor. Bizlerin de sadece susarak nelere sebep olabileceğimizi ve suçlu konumuna rahatlıkla gelebileceğimizi gösteren ve konusu bakımından oldukça önemli ve çarpıcı bir kitap. Kitabı okuduktan sonra soykırım sürecinin nasıl işlediğini ve bir çok baksa detayı da daha iyi öğrenmiş oluyoruz.
Kötülüğün Sıradanlığı
Kötülüğün SıradanlığıHannah Arendt · Metis Yayınları · 2022712 okunma
Wannsee Konferansı
Wannsee Konferansı, 20 Ocak 1942 tarihinde Berlin banliyösünde düzenlenen, Nazi Alman rejiminin üst düzey yetkilileri tarafından yapılan konferanstır. Bu Konferansta SS ve NSDAP'den ve çeşitli bakanlıklardan 15 üst düzey temsilci Yahudilerin sürülmesi ve katledilmesinde nasıl iş birliği yapılabileceğini görüştüler. Reich Güvenlik Başdairesi (Reichssicherheitshauptamt) Şefi Reinhard Heydrich tarafından yönetiliyordu. Yahudi uzmanı Adolf Eichmann tarafından tutanağı tutulmuştur. Toplantı esnasında, Heydrich, Doğu Avrupa'da Alman işgali altındaki bölgelere muhtemelen Avrupa ve Fransız Kuzey Afrika (Fas, Cezayir ve Tunus) Yahudi nüfusunun tehciri sunulmuş, Adolf Hitler tarafından onaylanan planda Yahudilerin imha edilmesi, yol yapım projelerinde iş için uygun olanların çalıştırılması hayatta kalanların ise projelerin tamamlanmasından sonra öldürüleceği görüşülmüştür. Alman işgali altındaki Avrupa'da Yahudilerin çoğu imha ya da toplama kamplarına gönderildi ya da yaşayanlar öldürüldüler. Burada alınan kararların bir sonucu olarak Nazilerin Sovyet savaş esirlerine karşı işledikleri suçlar kapsamında esir olarak ele geçirilen Sovyet Yahudilerinin %94'ü infaz edildi.
Adolf Eichmann
Aptal biri değildi. Dönemin baş suçlularından biri haline gelmesine olanak sağlayan - aptallıkla kesinlikle özdeş olmayan bir şeyden - fikirsizlikten başka bir şey değildi. Gerçeklikten bu kadar uzak ve bu kadar fikirsiz olmak, belki de insanın bünyesinde bulunan bütün şeytani içgüdülerin vereceği zarardan daha büyük bir yıkıma yol açabilir.
Reklam
121 öğeden 91 ile 100 arasındakiler gösteriliyor.