Unuttum onu dedi. Çıplak bir piramitte unuttum. Güneş saatim çalışmıyordu. Bir trajedi dekorunda, gerilimin arttığı alkışlarda unuttum. Beni sarıp kendine çeken ağaç kökleri altında, öncesiz, amaçsız ve yalnızken bıraktım onu. Bir maninin son kafiyesinde. O bir korkuydu belki de cinsiyetsiz.. Cinayetsiz kaldığım yataklarda öldürdüğüm tek insan.. bildiğim tek yabancı dilde bildiğim tek kelime! O!
Şimdi bahar... Ağaçları temaşa edeceksiniz.
Hayat yeniden zuhur ediyor. Ekrana bakmaktan ne ağaç ne başka bir şey görüyoruz. En azından ben buna yağma diyebilirim; bu yağmanın farkında olmamız lazım çünkü gözden kulağa gelen doğrudan kalbimize intikal ediyor.
Tam yerinde bir isim de uydurulmuştu, yoksulların böyle toplaştıkları yerlere "Kargalık" deniyordu. Çünkü kargaların ağaç tepelerine çiğneyip oraları kapkara etmeleri gibi, buralarda da insanoğulları birbirlerinin üzerine üşüşüyordu.
“
HER ŞEY BAŞKALARI İÇİN YAŞIYOR
Tabiatta hiç bir şey kendisi için yaşamıyor;
* Nehir suyunu içmez,
* deniz balığını yemez,
* ağaç meyvesini yemez,
* güneş kendi için parlamaz,
* çiçek kendisi için kokmaz,
* süt veren hayvanlar kendi sütünü içmez...
Her şey, başkalarına hizmet etmek için yaratıldı.
Bu, ALLAH'ın bize gösterdiği hikmeti ve ibretidir. Öyleyse;
* Sıkıntılı kimseyi; dinle.
* Özür dileyeni; affet.
* Muhtaç olana; yardım et.
* Cahil olana; ilim öğret...
Unutma, yaptığın hayırlardan başka her şey yanından gidecek.
“
O da gittikten bir süre sonra kendimi ormanını yitirmiş bir ağaç gibi hissetmeye başladım, çölün ortasında tek başına bir tenere ağacı, bir ormanın son üyesi. Yine de öyle ya da böyle devam ediyordu ya hayat, pes etmemeye kararlıydım, küçük bahaneler icat edip bir biçimde tutunmam gerektiğine inandırdım ben de kendimi.
- Oysa insanlar da ağaç gibidir.
Ne kadar yükseğe ve aydınlığa çıkmak isterse, o kadar kuvvetle toprağın altına inmek ister kökleri, karanlığa, derinliğe - kötülüğe."
"Varsın dünyanın gidişatına inancım olmasın ama baharda yetişen pırıl pırıl ağaç yaprakları,mavi gök ,bazen inanır mısın,niçin sevmediğimi bilmediğimi bir adam ruhuma öyle yakın geliyor ki!"