Önsöz
"İnsanlar duygu ve düşüncelerine göre hareket eder. Sevgi, nefret, korku, ümid, zan, inanç, şüphe, bilgi gib uni manevî kuvvetler, insanları içten içe, şu veya bu şekilde davranmaya zorlar. Nefret ettiğimiz bir şeyi yapmak bize çok güç gelir. Korku kaleleri yükseltir, hendekleri derinleştirirken sevgi bütün kapıları açar ve bütün
"Üç Yüzük göğün altında yaşayan Elf Kralları'na
Yedisi taştan saraylarında Cüce Hükümdarlar'a,
Dokuz Yüzük Ölümlü İnsanlar'a, ölecekler ne yazık
Bir Yüzük gölgeler içindeki Mordor Diyarı'nda
Kara tahtında oturan Karanlıklar Efendisi 'ne
Hepsine hükmedecek Bir Yüzük, hepsini o bulacak
Hepsini bir araya getirip karanlıkta birbirine
Mükemmel değil, merhametli çocuklar yetiştirin.Karıncaları ezmeyen, ağaç dallarını kırmayan, çiçekleri ezip geçmeyen, sevgiyi hissetmeyi ve hissettirmeyi bilen çocuklar.
Yas tutan güvercin gece geç vakit öter ve asla yakına gelmez. Dağlarda uzaktan seslenir. Yas tutarmış gibi uzun, yalnız bir seslenmedir bu. Büyükbaba yas tuttuğunu söyledi. Dedi ki biri ölür ve dünyada onu hatırlayarak ağlayacak bir insan olmazsa yas tutan güvercin hatırlar ve yas tutarmış. Büyükbaba dedi ki, “ Uzakta bir yerde, hatta büyük sularda ölürsen, dağlıysan, yas tutan güvercin tarafından hatırlanacağını bilirsin. “ Dedi ki “ Bunu bilmek bir insanın aklına huzur getirir.” Ki benim aklıma getirdiğini biliyorum.
Saatlerce oturup, eski günlerdeki gibi o yöne baktım, her dakika zamanda yolculuk yapıyordum, onu ilk gördüğümde de burada duruyordum, yine böyle mevsim yazdan çıkmak üzereydi, yapraklarını kızarmayan ağaç kalmamıştı. O zaman bu duvar henüz yıkılmamıştı, o tüm heybetiyle dörtnala koşarak geliyordu. Özgür demişlerdi adına… Özgür olmanın manasını onun gözlerinde görmüştüm. Onun bakışları ifade ediyordu hiçbir şeye tutsak olamayacağını…