544 syf.
·
Puan vermedi
·
31 günde okudu
Çalıkuşu romanını hemen hemen çoğunuz ya duydu ya okudu ya da izledi. :) Haberim yok diyenler için konusunu kısaca çıtlatayım sizlere. :)Roman adını Feride adındaki çocuk ruhlu bir öğretmenin lakabından alır. Birçok kişinin cesaret edemeyeceği işlerde yaptığını gören nir öğretmeni ona “Bu kız insan değil Çalıkuşu” diye bağırmış ve o günden sonra Feride'nin adı Çalıkuşu olarak kalmıştır. Feride'nin çok sevdiği nişanlısı Kâmran tarafından ihanete uğramasıyla kendini öğretmenlik mesleğine adaması ve hayatını kazanabilmek için Anadolu'da şehir şehir dolaşması anlatılır. Güçlü kadınlara bayılıyorum ya. Feride'nin güçlü duruşunu takdir ettim. Ayrılık yaşamasının yanı sıra daha sonra savaş zamanları oluyor, yakınını kaybediyor ama o zorlansa dahi hep dik durdu.Romanı iki kez okumaya çalışıp hep yarım bırakmıştım ama bu sefer sonunda tamamını bitirebildim. Sonunu beğenmedim açıkçası. O Kâmran Efendi ile daha hesaplaşmamız bitmemişti. Yok sevgisindenmis falan filan. Ne sevgisi ya? Feride'nin yaptığı fedakarlıkların kaçta kaçını yaptı ki? Zaten erkek milleti değil mi ? Her neyse Ferideciğimin öğretmenlik halleri pek bir tatlı geldi bana. Aslında kendisi daha küçükken öğrencileri ile beraber büyüdü gibi geldi bana. Reşat Nuri'nin kullandığı dil bana çok da ağır gelmedi. Tabii Milli Mucadeke Dönemi olduğu için birkaç yabancı kelime oluyor ama hemen sayfanın altına dipnot geçildiği için oldukça rahat okuttu kendini. Sizlere de tavsiye edebilirim. :)
Çalıkuşu
ÇalıkuşuReşat Nuri Güntekin · İnkılâp Kitabevi · 2019101,3bin okunma
Hayat
Oysa her hayat, bir ağır roman...
Sayfa 247 - EverestKitabı okudu
Reklam
224 syf.
10/10 puan verdi
·
10 günde okudu
Kimimiz için kolay olan durumlar kimimiz için ağır tahribatlar yaratabilir. Bazen yapmaya çalışırken yıkıyoruz istemeden. Filiz içinde durum böyle olmuş. Filiz'in hikayesini okurken tüm duygu durum değişikliklerini yaşattı bana yazar. Yeri geldi empati yaptırdı, yeri geldi keşkelere boğdu. Yeri geldi hüzünlendim, yeri geldi öfkelendim. Hayatımda bazen bizzat yaşadığım, bazen başlarında şahit olduğum anlar geldi gözümün önüne. Hassasiyet, sevginin kıymetini bilme, güveni kötüye kullanmama gibi bir çok kavramın kusursuz ifadesini gördüm satır aralarında. Bazı sayfaları tekrar tekrar okudum hafızama kazımak adına. Yazarın ilk kitabının hayırlı olmasını ve bol okuyucusu olmasını diliyorum. Çünkü gerçekten hem yalın hem akıcı dili ile güzel bir roman olmuş.
Filiz
FilizMetin Akkuş · Efsus Yayınları · 202419 okunma
Asıl kahraman olan Türkler. Çünkü Mısır´dayken Araplar`a taktığımız Abdül adıyla önceleri kendileriyle dalga geçtiğimiz, ama şimdi artık kendilerine ´Johnny Turk´ dediğimiz Türkler vatanlarını savunmak için çok ağır şartlar altında bize karşı direniyorlar. Ve vatanlarını korumak için kahramanca ölen asıl onlar.
Sayfa 146 - EVEREST YAYINLARI-84. BASIM-HAZİRAN 2023Kitabı okuyor
724 syf.
·
Puan vermedi
Hayata bir türlü tutunamamak...
Kimlik krizi yaşayan Selim'in intiharı üzerine onun en yakın arkadaşı olan Turgut Özben'in bu konuyu yani en yakınının neden hayata "tutunamadığını" öğrenmeye çalıştığını anlatan 724 sayfalık, dört dile çevrilmiş, çokça betimlemeye boğulmak istenircesine yazılmış Oğuz Atay'ın en bilindik romanlarından birisi. Öyle ki
Tutunamayanlar
TutunamayanlarOğuz Atay · İletişim Yayınları · 202061,3bin okunma
56 syf.
7/10 puan verdi
·
10 saatte okudu
—Normal Olmak Varken Neden Mutlu Olasın?—
“Siyaset, egemenler için genellikle estetik bir meseledir: Bir tür kendini keşfetme yöntemi, bir tür dün­yayı algılama, kişiliğini inşa etme biçimidir. Bizler içinse ölmek ya da yaşamak anlamına gelir.” (s.48) Bu kitabı daha doğrusu yazar
Édouard Louis
Édouard Louis
‘i queer edebiyat eserlerini tanıtan bir yazıda görmüştüm. Yazarın otobiyografik özellikler
Babamı Kim Öldürdü
Babamı Kim ÖldürdüÉdouard Louis · Can Yayınları · 20201,313 okunma
Reklam
Milena'ya Mektuplar
Hep seni sevip sevmediğimi bilmek istiyorsun Milena, ama bu insanın mektupla cevaplayamayacağı kadar ağır bir soru.
Sayfa 152Kitabı okudu
128 syf.
·
Puan vermedi
·
4 günde okudu
“… Ben hâlâ, ölmeyi bile becerememiş utanmaz, aptal bir hayaletten, ‘yaşayan bir cesetten’ başka bir şey değildim.” Yirminci yüzyıl Japon edebiyatının önde gelen yazarlarından, sıradışı hayatıyla da meşhur Osamu Dazai, intiharından hemen önce tamamladığı, Japonya’nın en çok okunan romanlarından İnsanlığımı Yitirirken’de topluma dahil olmayı
İnsanlığımı Yitirirken
İnsanlığımı YitirirkenOsamu Dazai · İthaki Yayınları · 202332,9bin okunma
Ben yalandan iyilik gelebileceğine inanmam. Doğrunun keskin acısı geçebilir ama yalanın insanı ağır ağır kemiren ıstırabı yok olmaz. O her zaman kanayan bir yaradır.
141 syf.
8/10 puan verdi
Sırça köşk -sabahattin Ali
Adını son bölümde bulunan ‘‘Sırça Köşk’’ adlı masaldan alan eser, daha çok öyküleri ile ön plandaydı. Yazar, günümüz Türkçesine yakın üslubu ve toplumun sorunlarına olan ilgisi sayesinde zamana meydan okuyan bir eser oluşturmuştur. Sanatı halkın sesi olarak kullanan yazar, birçok sorunun üzerinde durmuş ve bunları ayıplayacak düzeyde bir dille okura sunmuştur. Sanatı, sürekli halkın sorunlarını dile getirmek için kullandığına yönelik aldığı bir eleştiriye öykülerinden birinde (Bahtiyar Köpek) cevap vermişti. Romanlarında (Özellikle Kuyucaklı Yusuf ve İçimizdeki Şeytan’da.), devlet memurlarına ve devlet kurumlarının çalışma düzenine yönelik eleştirilerini görüyoruz. Ama bu eserde direkt hükümetin kendisine ağır eleştirilerde bulunmuştu. Ayrıca, yazarın öldürtülme sebebinin ise ‘‘Millet Yutmuyor’’ adlı kısa öyküden kaynaklandığını düşünüyorum. Genel olarak içeriğine baktığımızda: Öykü ve masal türlerinde metinler bulunan, yazıldığı dönemi kusursuz anlatan ve edebi özelliklerinin yanında bir tarih kitabını andıran bir eserdi. ‘‘Dedim ya, kendi içimizde, kendimize dair bilmediğimiz o kadar çok şey var ki…’’ (s.109)
Sırça Köşk
Sırça Köşk
Sabahattin Ali
Sabahattin Ali
Sırça Köşk
Sırça KöşkSabahattin Ali · Yapı Kredi Yayınları · 202056,1bin okunma
Reklam
92 syf.
·
Puan vermedi
·
1 saatte okudu
Şule Gürbüz’ün ilk eseri olan “Kambur”, 1992 yılında basılmıştır. Türk edebiyatındaki postmodern roman anlayışının temsilcilerinden olan yazarın henüz on sekiz yaşında yayımladığı bu eseri, özgün bir anlatım ve üsluba sahiptir. Hayatın zorluklarını yaşamış ve bu zorluklar altında ezilen kambur; insanların ruhlarındaki kirlenmişliği de yüzlerine
Kambur
KamburŞule Gürbüz · İletişim Yayıncılık · 20196bin okunma
《Grand Isle'de anaç kadınlar çoğunluktaydı. Biricik evlatlarına yönelik, gerçek ya da hayal ürünü herhangi bir tehdit söz konusu olduğunda koruyucu kanatlarını açarak çevrelerinde pervane olan bu kadınları tanımak kolaydı. Çocuklarına aşık, kocalarını taparcasına seven kadınlardı onlar; bireysel anlamda kendilerini yok etmeyi, kanatlanarak çocuklarına hizmet eden melekler olup çıkmayı ayrıcalık sanıyorlardı. Pek çoğu rolünü muhteşem oynuyordu; hele bir tanesi, kadınlığın bütün zarafetinin ve cazibesinin ete kemiğe bürünmüş haliydi. Kocası ona tapmıyorsa, işkenceli, ağır bir ölümü hak eden ahmağın biri demekti.》
Sayfa 11 - İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Kıyametin çok gürültülü olacağını sanıyoruz ya kim bilir belki de sessizdir. Sessizlik gürültüden çok daha ağır bir şey.
Sayfa 171Kitabı okudu
Ama öleyim denince ölünmüyor. Bakalım daha ne kadar yaşayacağım. Ama bu sır bana dert oldu, yüküm ağır. Onu sanki böyle sırtımda demir çuvalıymış gibi taşıdım ben gençliğimden beri. Belki ondan sırtım böyle kolaycana bükülüverdi. Ölümden sonra rahatlık var mı onu da bilmiyorum. Hani orda da böyle mi olacak acaba? Cennete zaten yüzümüz yok da sırtımda demir çuvalla da yanmayayım.
Sayfa 114Kitabı okudu
Öldükten sonra ortaya çıkan sır da başka türlü ağır olur haa, adama kendini savunma şansı da vermiyorlar. Kim ne anlıyorsa artık öyle kalıyor mesele.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.