Eylül, Servet-i Fünun dönemi yazarlarından Mehmet Rauf tarafından kaleme alınan ve Türk edebiyatının ilk psikolojik romanı olarak kabul edilen eserdir. 1900 yılında Servet-i Fünun dergisinde yayımlanan eser 1901 yılında kitap haline getirilmiştir. Kitap karakterleri Süreyya, Suat ve Necip arasındaki yaşanan aşk üçgenini ele almakta, sadakatsizlik
Herkese merhaba!
Kapalı kapı yoktur, yanlış anahtar vardır. Yaşar Yaşamaz kendini hayatta gösterebilmek için birçok kapı denedi. Ama burası acımasız insanların dünyası bunu hiç kimse değiştiremez.
İşlerine gelince yaşar Yaşar, islerine gelmedi mi Yaşar Yaşamaz siz Çanakkale Savaşı'nda şehit olmuşsunuz, Dermin'de şehit olmuşsunuz.
Kim
Dünya bir Ev, bizler Misafir...
Nermin Yıldırım'ın tüm kitapları vardır kütüphanemde, okumadığım bir kitabı kaldı sadece ve tüm kitaplarını aynı zevkle okudum. Bazen ben yazar olsam Nermin Yıldırım olurdum, onun gibi yazardım diyorum.
Misafir başlarda bir tık sıkar gibi oldu, hiç sarmayacak gibi hissettim ama öyle olmadığını ilerleyen sayfalarda fark ettirdi.
Kitap biterken bir sürü de soru işareti bıraktı bende. Adem pisliği cezasız mı kalacak? Esin ile Adalı Ev dışında nasıl bir hayat kuracak, Canan'ın ölümü hiç araştırılmayacak mı? Ve en önemlisi Rikkat,ah üzümlü kekim ömrünün son deminde yaşadığın aydınlanma hayatının son yıllarında sana nasıl anılar yaşatacak?
Ah Hachiko :( Keşke senin gibi sadık bir dostum olsaydı. Bu hikâyeden sonra hayvanların sahiplerine duydukları sadakati ve sevgiyi bir kez daha görmüş oldum.
Kitap, resimlerle desteklenmiş bir yapıda olup dili akıcı bir şekildedir. Hemen okuyup bitirebilirsiniz. Okumanızı tavsiye ederim. Ben severek okudum. Filmini de izlemeyi düşünüyorum.
Şimdiden iyi okumalar.
368 syf.
4/10 puan verdi
Bi noktada sinirden kitabı ısırdım, gerçekten
Eğer bu kitaba bir karakter biçecek olsam bu rastgele bi "nasılsın" sorusuna "nasıl mıyım, bunu mu soruyorsun ha? Ah.. siz insanlar, kapkara kalmışsınız, dünyadan habersiz zavallı yaratıklarsınız. Dünya bu hâldeyken, Filistin'de çocuklar ölürken, Türkmenistanda anaları gözü önünde tecavüze uğrayan kadınlar varken, savaş ve
Ah Mart!!
Ahhh bir inceleme yazmak bu kadar zor olmamalıı:( Spoiler vermeden yazmak çok zor olacak gibi. Ah Martin üzümlü kekim. Bir karakteri bu kadar yakın hissetmemiştim kendime. Çevresinde hiç kimsenin ona başarabileceği konusunda inanmaması çok üzücü( sevdiği kız Ruth’un bile) .Onu çok iyi anladım her anında aslında kitabın ortasında sonunu tahmin etmiştim öyle de oldu :( Kesinlikle tavsiye ettiğim bir kitap. Ama tabi etkisinden çıkamamaya hazır olun. Çünkü ben çıkamayacam gibi. Sonunda ağladığım nadir kitaplardan. Okurken duygularına ortaklık etmek zor olmadı. Bu kitabı okurken canımı yaktı çoğu kişinin kendi hayatında benzerlik bulabileceği bir kitap bence. Herkesin listesinde ilk sıralarda yer alması gereken o kitap!!
