Uzun bir süredir öykü ağırlıklı okumalar yapmaktayım. Daha önce paylaşmış olduğum bir alıntıda yer aldığı gibi (#69389465), ben de herkesin bir öyküsü, şiiri, şarkısı olması gerektiğini düşünüyorum. Bu nedenle okumuş olduğum 164 tane öykü kitabının içinden bana dokunan öyküleri bir ileti altında paylaşmak istedim.
Bu
Herkese iyi akşamlar, sevgili okurlar canım dostlarım. Gün geçmiyordu ki 1000 kitapta güzel bir etkinlik olmasın. Beni tanıyan okur dostlarım biliyorlardır ki şiiri çok seviyorum. Şiiri eminim siz de çok seviyorsunuzdur, öyle umuyorum. Şiir sevmemek ne mümkün? Şayet sevmeyenler için de bu ilk adım olabilir. An itibariyle şiir kitabı okuma
"Kitap yakılan bir yerde sonunda insanları yakarlar."
~Heinrich Heine, Almansor, 1821 #39266561
Damarlarımda hissettim, düşlerimde hayal ettim, gözlerimle gördüm, yüreğimle yaşadım, yürürken düşündüm, okurken doyamadım, bir yandan hızlıca sayfaları çevirmek, bir yandan sayfalar bitmesin istedim. Vücuda
BBC Kültür, farklı ülkelerden yazarlara başvurarak kuşaktan kuşağa aktarılan, kıtaları aşan ve toplumu değiştiren hikâyeleri seçmelerini istedi.
Nisan ayında yapılan ankette yazarlar, insanların düşüncelerini şekillendirdiği ve tarihi etkilediğini düşündükleri beş hikâye seçti. 35 ülkeden 108 yazar, akademisyen, gazeteci, eleştirmen ve
BELLEK FUNES
Beynine batan cam kırıkları ile John Coffe ve beyninin yüzde yüzünü kullanan Lucy geliyor aklıma İreneo Funes'i düşündükçe. Doğrusu onun gibi olmak istemezdim de öyle birini ciddi anlamda tanimak isterdim. Neden derseniz; varlığımızın anlami da hiçligimize giden yolun bilincide o kişide saklı olurdu bence.
Unutmak, ah unutmak! Sen Allahın bize ne büyük bir lütfusun. Düşünsenize üç yaşınızdayken elinizi bıçak kesiyor ve 20 yaşınızda hala aynı acıyı hissediyorsunuz. Ya da sevdiğimizin ölümüyle yaşadığımız dayanılmaz aci her an beynimizde yankılanıyor. Veya çok büyük bir sevinç yaşıyorsunuz ve bunu hep hissediyorsunuz. Kafanızda milyonlarca islemci surekli ayni islemi tekrar ediyor ve işlemci sayisi her gun katlanarak artıyor. Inanilmaz ve dayanilmaz bir hayat olurdu. Muhtemelen Funes'in ciğerlerine de 20 yaşında kan dolduran, bu mutluklarla acıları aynı anda hissetmek olmuştur.
Iyi ki unutabiliyoruz. Yeteri kadarını hatırlamamıza izin veren bir yaradılışımız var. Üzerinde biraz tefekkür edince insan çok mutlu oluyor.
Borges'i ilk okuyuşum olduğu için iki defa okumak zorunda kaldım. Sahaflara gittiğimde kitaplarına bakacağım. Bulursam kesinlikle okurum.
Uğur UKUT