Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Zeki Müren diyor ya:"Ah bu şarkıların gözü kör olsun"
". Birilerini özlemekten alıkoyabiliyor insan kendini, en azından hasreti görmezden gelebiliyor. Bir de hatıraları tetikleyen kendini bilmezler olmasa. Özlenen kişiyle beraber adımlanmış caddeler, onu yahut o günleri anımsatan filmler, şarkılar ve galiba en fecisi de rüyalar.."
Gece Çiçeği... (Efelya'ya...) ah ben seni leylaklar açarken sevdimdi papatyalar gülümserken baharla ah benim onulmazım, gece çiçeğim şiir gülüm, yeşil dünyam, sevgilim
Reklam
Yıllar geçmedi, yıllar eskidi Dokunduğum yerde kalıyorum Yaşlı bir kelebek gibi. Yeni bir renk buldum bugün, suyun atkısı rengi Oyuğumdan çıktım Çıkmamı duydum Bir süre yürüdüm yürüdüm Hiç kimsenin ağzını dayayıp da Suyunu içmediği bir çeşme gibi durdum Durdum ki Önce bir elektrik mavisi çöktü içime Sanki bir suya anlatıldım da
Ah bu şarkıların gözü kör olsun diyor şarkıda sadece şarkılar değil eksik kalmışlık var burda da neler neler mesela bir ses tonu, bir koku, bir kelime, bir yemek, bir pijama, bir sigara, bir bardak tutuşu, bir şiir ve daha niceleri unutmayı nasıl güçleştiriyor...
Tembellik ederek en zahmetli yolu seçiyorsun. Ah! Aylak olduğunu söylüyorsun! Çalışmaya hazır ol. Çok tehlikeli bir makine vardır, onu hiç gördün mü? Hadde makinesi denir ona. Çok sinsi ve acımasız olduğu için dikkat etmek gerekir; giysini kolundan yakaladı mı tüm bedenini içine çeker. bu makine aylaklıktır. Zamanın varken bir karar ver ve kendini kurtar! Aksi takdirde işin biter, kısa süre sonra çarkın dişlisine girersin. Bir kere kendini kaptırdın mı, artık hiçbir umut besleme. İş başına tembel! Dinlenmek yok artık. Emeğin amansız çelik eli seni kavrayacak. Hayatını kazanmak, bir meslek sahibi olmak, bir görevi yerine getirmek, sen bunları istemiyorsun! Diğerleri gibi olmak canını sıkıyor! Tamam o zaman, sen onlardan farklı olacaksın. Çalışma yasadır, bu yasayı can sıkıntısı yüzünden reddeden çalışmayı işkence sayar. İşçi olmak istemiyorsun, köle olacaksın. Çalışma kişiyi bir yandan serbest bırakırken öbür yandan yakalar; dostu olmak istemiyorsan kölesi olacaksın. Ah! Demek insanların onurlu yorgunluklarını beğenmiyorsun, o zaman bir lanetli olarak terleyeceksin. Diğerlerinin şarkılar söylediği yerde sen inleyeceksin.
Sayfa 224 - 2. CiltKitabı okuyor
Tüm mümkünlerın kıyısına...
Bir ömre sığdıramadıklarımızı bir güne sığdırabilir miydik? Bu ne kadar mümkündü? Hayat bı şekilde akarken bakmadığımız gökyüzüne doya doya öpmek isterdim. Yanından gectigim tüm çocukları şefkatle sarmak , dudaklarım catlayana kadar öpmek isterdim. Ayıplanır diye düşünmeden koşmak isterdim . Kalabalık içinde sokağın ortasi demeden müziksiz dans etmek isterdim . Yiyip yiyip doymamak, hep çakır ceyif yaşamak isterdim. Sarılmak isterdim. O sevip sevip doyamadiklarıma binlerce kez sevdiğimi söylemek isterdim... Son kez gözlerinin en derinine bakıp hayatımı film şeridi gibi görmek isterdim. Sevmek, aşık olmak delice şarkılar söylemek, gönlümün raflarina kitaplar dizmek isterdim. İsterdim isterdimde ah bir ömre kaç tanesini sigdirabilirdim. Belkide bugün son günümüz , burası dunya bilinmezlik yeri değil ki . Hala nefes almak mümkünken sevin, sevilin, koşun , dans edin hayal kurun hicbir sey imkansız değil . Sarılmak , tebessüm etmek zor değil . Gökyüzüne dalıp kendini bulmak, sayfalar boyu dünyaları gezmek .. Ölmekten ya da yaşlanmaktan korkmaya gerek yok. Hayat yapmak istediklerimizi erteleyecek kadar uzun değil.Hala yasiyorsan her şey mümkün Tüm mumkunlerin kıyısında B.D
Reklam
“Sade olan her şeyin kalbi olan bir şey var işte bu şarkıda da; asalet. Bana sorarsanız şarkılar içinde bambaşka bir şarkıdır bu. Bir defa içinde gönül var, ah var ve şarkılar var. Kendi şarkılığı üzerine de düşünen bir şarkı, muhteşem. Ve bir gençlik masasından bahsediyor. Bu andan, buradan bahsediyor. Bizimki de bir gençlik masası. Birbirini seven insanların etrafında toplandığı her masa bir gençlik masasıdır. Yaşlarımız ne olursa olsun. Ruh yaşlanmaz, seven ruh asla yaşlanmaz. Bütün şarkılar sevgilinin adını taşıyor diyor. Çok basit ve bu yüzden çok derin. Dinleyelim çocuklar, ben anlatamıyorum onu, şarkı zaten kendisini anlatıyor. Ne acayip kadınlar, adamlar, ne güzel insanlar yaşamış bu topraklarda. İnsan hakikaten coşkulanıyor.” Kadehler Safiye Ayla için kalktı.
FERİHNAZ HATUN DESTESİ
Misafir geldin, Kaldın gönlümde. Bilmedim, bilemedim nedir bu mucize? Ah gitmedin, kaldın öylece, Sana şarkılar yazacaktım, Sen durdun daha da ballandın. Hoşgeldin, sefalar getirdin, ne hoş geldin,
Alaturka
Çık benim şair tabiatım , çık orta yere Fakir güzelinden söyle Hasret ateşinden çal Çal, söyle benim derdimi sevdalı sesinle. Hep bilinen şarkılar gibi olsun Hani, dil-i biçareden Sun da içsin yar elinden Yani bilinen şarkılardan olsun. Yeni sözler arama nafile Derdim yeni olsa anlarım Gel, hazırından söyle bu akşam Üzme yetişir, üzme firakınla harabım. Sonunda ah çekeriz derinden Kim anlayacak sahiden olduğunu Sen söyle yalnız Zülfündedir baht-ı siyahım bestesini Dede'den.
Sayfa 37 - Adam Yayınları / Birinci Basım : Eylül 1996Kitabı okudu
Orhan Gencebay’dan ben de nefret ederim :D
Orhan Gencebay’ı o yıllarda ilk dinlediğimde, bu şarkıların sözleri kadar bu inleyen, sızlanan, ah çeken erkek sesi de bana neredeyse müstehcen gelmişti. Kederli bir içerikli oynak ritimleri ,ağıt tonuyla melodiyi yaydıkça yayan yaylıları, iyileşmez bir aşk yarasıyla bu yarayı deşmekten duyulan keyfi apaçık biçimde bir araya getiren bu garip şarkılar o yıllarda yalnız bende değil, aydınlanmış bir bilinci önemseyen bir çok insanda da utançla akraba bir duygu uyandırmış olmalı. Arzu’nun böyle ulu orta dile getirilişinde, kendini dilenciye ya da idam mahkumğuna benzeten bu acıyla yıkılmış erkek figürde, yıkılmışlığın kendisinden bir onur çıkartmaya çalışan bu aleni yakarışta sanırım kontrolsüz bir arzunun, bir ölçüsüzlüğün, bir taşkınlığın izini görmüştüm.
Sayfa 12 - Metis, 5.Basım Kasım 2016Kitabı okudu
Reklam
Ah bu şarkılar meğer hep seni anlatıyormuş ben dinliyormuşum ama duymuyormuşum.
DOKUZ
Ah Peter, ah… Hayatımda tanıdığım en pamuk kalpli, en sevecen, en tatlı insandı. Onun yüreğine kitaplar yazılır, şarkılar söylenirdi. Hayatı boyunca bu kadar büyük yıkıntılar yaşayıp da hâlâ bu kadar iyi kalpli ve merhamet sahibi bir insan olabilmeyi nasıl başarmıştı… Pek bir şeyi yoktu Peter’ın. Sadece Cardwell’de babasından yadigar evi, satsan bin dolar etmeyecek külüstür bir arabası ve bir de teknesi vardı. Ama o yüzlerce, binlerce anıya sahipti. Günlerce, aylarca anlatabilirdi. Onun yaşadıkları hiç kimse parayla satın alamazdı. Üstelik bu yaşlı adam içindeki müthiş enerjiyle hâlâ hayaller kuruyor ve o güzel anılara yenilerini eklemek için çiftliklerde benim gibi mücadele ediyordu. Birkaç ay sonra tekneyle dünya turuna çıkacaktı… Tekrar düşündüm… Yirmili yaşlardaki gençlerimizi hayallerini yaşamaya cesaret edemeyecek kadar korkutan şey neydi? Bunun seyahat etmekle bir ilgisi yoktu. Kişinin hayali diğerlerinden farklılık gösterebilir. İnsanlar kendi yaşamak istedikleri hayat için adım atmaya korkuyorlardı. Onlar için tek gerçek, sistemin buyurduğu içi dışı boş katranlı bir çukurdu. Peter konuşmasına şöyle devam etti: “Sürekli, ‘Bizden geçti artık,’ diyen insanları anlamak güç. Dünyada tutku olmadan başarılmış hiçbir şey yoktur. Yol bizi nereye götürüyorsa, hedefe doğru yol olmayan yerden gitmeli. Belki iz bırakırız.” “Ne güzel söyledin. Mutlu olmaya dair en ufak bir çaba sarf etmeyip yine de mutlu olmayı bekleyen insanları anlamak güç. Hayata baktığımız gibi yaşarız.”
Sayfa 405Kitabı okudu
SANA GÜZEL ŞARKILAR YAPACAĞIM
Ne olsun işte ansızın, Bir yağmur tutturdu ki gidiyor. Ben keyfime bir çocuk gibi, Altında ediyorum kimse karışamaz keyfime. Ah sevgili sen o süsenli balkonlarında, Küçük nazlı hâlinle işte hep. Annenle beraber çay içersin,
Raymalı-aga kendi zamanında çok tanınmış bir cırav (yırcı), bir ozan idi. Daha küçük yaşta ün kazanmıştı. Tanrı vergisi bir yetenek ve kişiliğinin üç güzel özelliği sayesinde bozkırın en ünlü yırcısı, âşık ozanı olmuştu: Güftesini kendi yazar, bestesini kendi yapar ve güzel sesiyle bunları hem çalar, hem söylerdi. Dinleyenler ona hayran
ötüken yayınevi
1.090 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.