“Aşk; bir kişiyle felaket, iki kişiyle saadet, üç kişiyle cinayettir. Aşksız hayat ise tam bir sefalettir.”
Aleksandr Puşkin
İncelemeye bu alıntıyla başlamak istedim çünkü bu eserin hikayesine tam olarak uyuyor. Mehmet Rauf, üç aktörlü bir aşk hikayesini etkileyici ve psikolojik bir anlatımla bizlere sunuyor. Bu eseri lise yıllarımdan beri edebiyat
“Ah, kalbim soğuktan, yalnızlıktan, etrafımda kimselerin olmamasından nasıl da acıyor!„
(S:75)kıtabın ortasından seslenmiş yazar okura..
Pekii arka kapak bıze ne söylüyor,
Devrim zamanı Rusya… Karakışı aratmayacak kadar soğuk, kasvetli bir eylül günü, tıp fakültesinden yeni mezun olmuş bir doktor, şehirde çoktan unutulmuş geleneklerin ve boş inançların hüküm sürdüğü uzak bir kasabaya gelir. Devrim, büyük şehirlerin merkezlerinde hayatı ve zihniyetleri altüst ederken, bu genç doktor ülkenin ücra bir bölgesinde kadercilikle ve batıl inançlarla zorlu bir mücadeleye girişir. Zor bir doğum, hassas bir cerrahi müdahale, uzaktaki bir hastaya ulaşabilmek için şiddetli bir kar fırtınasına rağmen göze alınan bir yolculuk, ağrılarını dindirmeye çalışırken morfinman olan bir meslektaş… Genç doktorun gündelik hayatında karşılaştığı bütün zorlu sınavlar, Bulgakov'un elinde olağanüstü güçlü bir anlatımla, dram sınırlarında gezinen bir dokunaklılıkta öykülere dönüşür
Buyurun #OKUYUN #OKUTUN
Kader benim için ağır sınavlar düşünmüş. Yine de ha gayret! İçini rahat
tutmak, her şeye katlanır. İçini rahat tutmak?
bu sözün kalemime takılması, beni güldürüyor.
Ah, birazcık sakin bir kan, beni güneşin
altındaki en mutlu kişi yapardı.
Ah nasıl başlamalıyım bilmiyorum... Bu kitabı ilk kez 27 Eylül 2020’de elime aldım. O zaman sınavlar vs. bir türlü ilerleyemedim. Başları da sıkıcı gelmişti. Daha sonra bu sene büyük bir kararlılıkla kendimi cesaretlendirdim ve başladım yeniden... Yine başta biraz sıktı beni. Fakat bunun sebebi kitabın ne tür hayatlara değinebileceğini tahmin edemeyişim veyahut da ihtimal vermeyişimdendi. Önyargı... Bu kitaba Raif Efendi’nin geçmişten şimdiye olan yaşantısının üzerinde durulacağını bilerek başlarsanız daha sağlıklı bir şekilde okursunuz diye düşünüyorum. Kitabın hislerime, duygulanımlarıma olan etkisine gelirsek... Raif Efendi’nin birçok tarafında kendimi buldum. Ona kendimi yakın hissettim. Yaşadıkları, yaşamaya devam ettikleri beni çok üzdü. Kitap bittiğinde onunla karşılıklı olarak sadece oturmak, belki de ağlamak, dertlerini paylaşmak, onu rahatlatmaya, teselli etmeye çalışmak istedim. Bir insanın sessiz sedasız bu dünyadan geçmesi... Bütün her şeyi içinde hapsetmesi, çok zor. Ayrıca Maria, onunla da tanışmış olmayı isterdim. Onun için de çok üzgünüm... Nedense kelimelerim tükeniyor, cümleler boğazımda ,ya da klavyede, düğümleniyor... En iyisi mi kitapla başbaşa bırakmalı sizi. Mutlaka okunması gerektiğini düşünüyorum. Geç başladım ama belki de tam zamanında başladım. Teşekkür ederim Sabahattin Ali!
"Farkındayım, farkındayım, kader benim için ağır sınavlar düşünmüş. Yine de ha gayret! İçini rahat tutmak, her şeye katlanır. İçini rahat tutmak? bu sözün kalemime takılması, beni güldürüyor. Ah, birazcık sakin bir kan, beni güneşin altındaki en mutlu kişi yapardı."