Bazen yakın çevremde, beni tanıyan insanların "Yine mi Aytmatov?" dediğini duyar gibi oluyorum. Demeyiniz efendim. Elbette ki yine Aytmatov. Daha Isık Göl'ün her bir karışını adım gibi ezberleyecek, uçsuz bucaksız bozkırlarda ve de Tanrı Dağları'nda türküler söyleyeceğim.
"Onun iki masalı vardı. Biri kendisinindi ve başka kimse bilmezdi. Ötekini ise dedesi anlatmıştı ona. Sonra ikisi de yok olup gitti."
Daha ilk cümle ile bu masalın bizi, karlı dağların ıssız bir yamacında yapayalnız ve de çaresiz bırakacağını; hatta rüzgarda sallanıp duran kuru bir yaprağa dönüştüreceğini anlıyoruz. Öyle de oluyor ve biz o daldan düşüyoruz. Yine yalnızız, fakat bu kez boşluktayız...
Yüreği büyümemeli insanın. Hep çocuk kalmalı. Şimdi sana sesleniyorum, ah güzel çocuk... Sen bir balık olup Isık Göl'ün soğuk sularında savrulup giderken ben bu dünyada fakat en çok da kendi içimde savruluyorum. Ve ellerimi o soğuk suya daldırıp seni tutamıyorum. Yine de bir tesellim var; ruhun usulca göğe yükselirken onu tutup yakaladım ben. Şimdi yüreğimin en mavi köşesinde yüzüyorsun. Artık ikimiz de hiç büyümeyeceğiz. Boynuzlu Maral Ana'nın gelip bizi bambaşka bir diyara götürmesini bekleyecek ve ona hiç ama hiç ihanet etmeyeceğiz.
"Sana, senin sözlerini tekrarlayarak veda ediyorum: Merhaba Beyaz Gemi, ben geldim!"
Beyaz GemiCengiz Aytmatov · Ötüken Neşriyat · 201870.6k okunma
Bu kitap bir kadının yirmi dört saati değil ömrünün her bir anını kaplayan aşkı, hayalleri, umutları, nefret ve en derinden yaşadığı pişmanlıklarını bir solukta insanın ruhuna işleyen bir kitaptır şüphesiz.
Bir kadının daha önce hiç tanımadığı bir erkek uğruna tüm hayatını, onurunu hiçe sayıp ' onun için sokaklarda dilenirdim' diyebilecek kadar
YouTube kitap kanalımda Bir Çöküşün Öyküsü kitabının da içinde bulunduğu kitaplık turu videomu izleyebilirsiniz: ytbe.one/yf0me602lnY
Ah şu bizim burjuvazi merakımız ve hatırlanmama korkularımız.
Sanki Athena Çöküşlerdeyim şarkısını yazarken tamamen Zweig'ın bu kitabına ithaf etmiş.
Boşuna çökmüyoruz ki biz. Öylesine güzel
Aziz Nesin klasiği daha. Ne iyi etmiş de yazmış. Yoksa bu güzel eserden mahrum kalacaktım. Her ne kadar
Yaşar Ne Yaşar Ne Yaşamaz'ın hikayesini bilsem de, sizin de bildiğiniz üzre okumak gibisi yoktur.
Efendim Aziz Nesin, Yaşar Ne Yaşar Ne Yaşamaz'ı ilk önce 12 bölümlük bir radyo tiyatrosu olarak yazar. Ama kendi kendine yazmaz. Zaten çoğu yazılarını da
" Her baba, aslında bir imadir oğluna.
Mevsimler, yıllar ve hayat,
Ah, böyle böyle geldim huzura,
Çiğnedim babamın sancı sırtını,
Gittim raylarda unutulan hikayelerin kahrına.
Ben o dişi taşların oyuklarında duaydım artık..
Alışır, alışır diye düşünürken,
Merak oldum ona.
...
Anneler erken,
Ölümlerine yakın sevilir,
İnternette Oğuz Atay imzasıyla yaygın şekilde paylaşılan; ancak, Tutunamayanlar’da geçmeyen Olric’li asılsız sözlerden tespit edebildiklerimiz şu şekilde:
(ÖZLEM GÜNER)
#
Olric, insan nedir biliyor musun? Ağaçları kesip kâğıt yapan,sonra o kâğıda “ağaçları koruyun” yazandır.
#