“O kadar yalnızım ki! Ah, efendim, öyle yapayalnızım ki!”
Sayfa 45 - OliverKitabı okuyor
Bir Dünya yitirdim - geçen gün! Buldu mu Kimse? Onu Yıldız Dizilerinden bileceksiniz Alnına bağlanmış çepeçevre. Bir Zengin - ona dikkat etmeyebilir - Yine de - tutumlu Gözümde benim, Daha İtibarlıdır Dukalardan - Ah Efendim - bulun onu - benim için!
Sayfa 18 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Çeken var mı sevda hastalığını?
Tabip - Hocası girdiği zaman kalp hareketlerindeki farklılığı anladınız mı? Ziklas - Onu kim anlamaz? Elimin altındaki kalbin, göğsünü yarıp fırlayacağından korktum bile. Ah zayıf göğsün... Tabip - Efendim, söylemesi ayıp zannolunmasın, bu kızın hastalığı muhabbet, sevda hastalığıdır.
Sayfa 137 - Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, Çevirmen: Emrah Balcı, V. Basım 2019Kitabı okudu
Ah efendim! Bilirsiniz, insan ölümü sevdiklerine hiç konduramıyor.
HUSREV- İnsan niçin deli olur Osman? OSMAN - Ah efendim, bağışlayın suçumu! İnsan çok düşünmekten deli olur.
Bu gece[yi] yıldızları sayarak oldukça büyük bir kara ağacın altında geçiriyorum. Ah! Naciye, bilsen şöylece seninle Kuruçeşme'deki sarayımızın köşkünün yukarısındaki karaağacın dibini hatırladım. Ah! Sevgilim, güzel sultanım, Hüda acaba ne vakit bizi birleştirecek?
24 Temmuz 1922, SatılmışKitabı okudu
Reklam
Ah! Sen yanımda fakat emniyette olsan, şöyle dizine başımı koyup bir dakika dinlensem.
23 Nisan 1922, PazarKitabı okudu
Mektuba devam
Ah ah! Gönlüm çilem, aşkım, kederim, acım, gönlüm! Sustukça hoş geçimlim, dile geldikçe parlayan alevim. Kopup saçılan gerdanlığında soylu nedimelerin, savrulan incileri yere inen hüzünlerim. Aramadan bulduğum yola koyulmuş göçüm.
Sayfa 127 - Kapı Roman YayınlarıKitabı okudu
"Ah eski terbiye,"
Neydi o: «Maşallah, buyurunuz, kerem ediniz, şöyle teşrif ediniz, yer var efendim, rahatsızlık ne demek, estağfurullah !» tar­zındaki çelebice sözler...
Julia'yı almaya, dokunmaya, içinde olmaya can atıyordu. Yüksek gerilimli elektrik hattı gibiydi; gerilmiş. Ama elleri kalçasında sabırla bekledi, topuk- larının sert ahşap zeminde çıkardığı seslerle ona doğru geri dönen Julia'nın rolünü oynamasına izin verdi. Ona ulaştığı zaman, Julia ellerini onun bacaklarına koydu ve dansederken
Sayfa 175
Reklam
"Fazla zaman istemiyorum efendim." desi mutsuz genç adam."Tanrı"ya şükür,çok günahım yok,yaşımdan beklenenden fazla değil.Gözyaşlarınızı silin Peder, hemen bitirelim.Kötü bir dünya bu; onu pişmanlıkla terk etmek için nedenim yok." "Ah zavallı delikanlı!" dedi Jerome, "Beni görneye nasıl katlanabiliyorsun? Senin katilin benim! Bu üzücü anları yaşamana neden olan benim!" "Sizi içtenlikle bağışlıyorum,"dedi genç, "Tanrı'nın da beni bağışlayacağını umuyorum.İtirafımı dinleyin Peder ve beni kutsatın." "Seni bu yolculuğa gerektiği gibi nasıl hazırlayabilirim?" dedi Jerome. "Düşmanlarını bağışlamadan kurtulamazsın,oradaki imansız adamı bağışlayabilir misin?" "Bağışlayabilirim," dedi Theodore, "bağışlıyorum."
Sayfa 47 - Jerome ve TheodoreKitabı okudu
“Ah! Efendim! Büyük bir ruhun içinde aydınlanacak tek ışık merhamettir.”
-Eski Osmanlı şairlerinin merakıdır. Her şarkıya birkaç eşek bağlarlar. Bununda birçok meselasını getirdi. Okuyayım da dinle: "Eşek" çeşmim hazretinle bıngır bıngır ağlayor. Langa'nın bostan dolabı matem ile çağlayor... Sonra efendim: "Eşek" elemi çekme gönül nafile şeydir. Hep ah edip zırlarsın gönül "eşeğim" durmaz.
Ah, efendim! Uykusuzluk, uykusuzluk!.. Hayal bile edemezsiniz. Bedbaht bir insanın sabaha kadar gözlerini kırpmadan, zihni korkunç duruma ve ümitsiz bir geleceğe kapılmış olarak geçirdiği geceler ne kadar uzun, ne kadar kasvetlidir. Hayır, bunu kimse anlayamaz!
1,500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.