''Yalnızca kadınların olduğu bir ülke gerçekten var diyelim, demişti Jeff sürekli,''nasıl insan olurdu bunlar?''
Böyle bir ülkenin kaçınılmaz sınırlamaları,bir arada yaşayan bir sürü kadının kusurları ve ahlaksızlıkları konusunda öyle ukala fikirlerimiz vardı ki.Onlarda ''kadınsı kibir''dediğimiz
"Hangi çiçek, diğerini 'sarı açtı' diye ayıplar? Hangi kuş 'farklı ötünce' diğerine yasak koyar? Derisinden, dilinden ötürü ölüyor insanlar. Ah insanlar! Her şeyi bulan, kendini bulamayan insanlar..."
İnsanlar, kendilerini de, başkalarını da zora koşuyorlar; ama , dedi, insan, dağı aşması gereken bir yolcu gibi yüksünüyor; elbette, dağ olmasa, yol çok daha rahat ve kısa olur; ama bir kere var, öyleyse aşmak gerek!
"Hangi çiçek diğeri 'sarı açtı' diye ayıplar?
Hangi kuş diğeri 'farklı ötünce' ona yasak koyar?
Derisinden, dilinden ötürü ölüyor insanlar.
Ah insanlar!
Her şeyi bulan ama kendini bulamayan insanlar..."
Dünya'nın başka yerlerinde, başka türlü yaşayan, daha mutlu insanlar da var. El ele tutuşur, onların sokaklarında yürürüz. Dünya, yalnızca Türkiye değil.
"Hangi çiçek diğeri 'sarı açtı' diye ayıplar?
Hangi kuş diğeri 'farklı ötünce' ona yasak koyar?
Derisinden, dilinden ötürü ölüyor insanlar.
Ah insanlar!
Her şeyi bulan ama kendini bulamayan insanlar..."
Ah, insanlar birbirleri hakkında en temel şeyleri bile bilmiyorlar. Birbirlerini zerre anlamadan en iyi arkadaş olduklarını sanıyorlar. Yaptıkları hatayı asla anlamadan sürdürüyorlar yaşamlarını ve aralarından biri ölünce ardından konuşma yaparken ağlıyorlar.
Ne kadar iğrenç olursanız olun neden dolan bir çift gözün kaçırılışı yüreğimi yakıyor? Neden yanlışlarınızın sıkıştırdığı ruhlarınızla beraber ben de köşeye sıkışıyorum? Neden acınızı bağrımda keskin bir sızı olarak duyuyorum? Haykırarak ağlamak istiyorum hepinizin acılarından, kayıplarından, çöküşlerinden, yenilgilerinden biriktirdiğim gözyaşlarıyla. Ah canım insanlar, ah canım insanlık ah!