Dipnottan
Genç ruh, yok ediciyle evlendiğinde, hayatının bir açılım olması beklenen bir döneminde esir düşer ya da denetim altına alınır. Özgürce yaşamak yerine, sahte bir hayat yaşamaya başlar. Yok edici, kadını aldatır ve aslmda onu öldürmeyi planladığı halde şu ya da bu şekilde onu kraliçe yapacağı vaadinde bulunur. Tüm bunlardan bir çıkış yolu vardır, ama bir anahtara sahip olmak gerekir. Ah! Şu küçük anahtar; tüm kadınların asimda bilip de bilmediklerini sandıklan sırların kapısını bu anahtar açar. Anahtar, psişenin en derin, en karanlık sırlannı, bizim örneğimizde, kadının potansiyelini düşüncesizce yıkıma götüren şeyi bilme iznini temsil eder.
Ayrıntı Yayınları
Ah biçare kadınlar, neler çekermiş! Biz erkekler onları kukla değerinde kullanıyoruz. Yolda serbest ve rahat yürümelerine mani oluyoruz. Bu ne rezalet! Ne küstahlık! Bir erkek tanımadığı bir başka erkeğe rastlasa yüzüne bakmaz, söz söylemez. Lakin tanımadığı ve daha önce görmediği bir kadına rastladığı anda gülerek yüzüne bakmaya, söz söylemeye başlar ve koysalar bile yanından ayrılmaz. Demek oluyor ki biz, kadınları insan sırasına koymuyoruz. Kendimizi eğlendirmek için onların ruhunu sıkıyoruz. Serbest gezip dolaşmalarına ve eğlenmelerine mani oluyoruz.
Reklam
Beşerî Şef dile erkeklik, dişilik soktuktan sonra bunu soyadlarına da sokmak zaruretini duymuş, kadınlarda soyadının "of"la değil, "ah"la bitmesine karar vermişti. Yani erkekler "of" diye, kadınlar “ah” diye anılacaktı. Bu suretle iki cinsin birbirine karşı duyduğu hasret çok zarif bir şekilde ifade edilmiş olacaktı.
Sayfa 122 - Z VitaminiKitabı okuyor
"Ah,kadın bedeni!Ne kadar ihtişamlı bir şeysin sen!"
Sayfa 90 - Sel yayınevi
"Ah! Kadınlar, kadınlar!" diye haykırdı deneyimli asker Ne kadar hayalperest olduklarını iyi bilirim, gizemli olduğunu inandıkları her şeye hayranlık duyarlar.
Ah biz zavallı kadınlar! Kolayca kanan bizleri Yalnızca sevdiğinize inandırın yeter.
Reklam
yürüyerek çöle gidip bilgeliğe gebe kalmış olarak geri dönen İlahelerden biri değilim. Birçok ocak ateşi gördüm ve insanların uyuduğu her yere, melekler için yem bıraktım. Ancak, bilgelik kazanmaktan çok, nahoş Giardiasis, E. coli ve amipli dizanteri nöbetlerine tutuldum. Ah! Hassas bağırsakları olan orta sınıf bir mistiğin yazgısı budur işte. Bir Tuhaf yerlere ve olağandışı insanlara yaptığım yolculuklarımda, karşıma apansız bir biçimde çıkan bilgelik, inanç ya da düşünceler ne olursa olsun, önce korunmayı öğrendim, çünkü kimi zaman yaşlı Aca-deme baba, hâlâ, tıpkı Kronos gibi, bir şifa vericiye ya da büyücüye dönüşmelerinden önce çocuklarını yeme eğilimindedir. Olayları gereğinden fazla entelektüel bir zemine oturtmak, kadınların içgüdüsel doğasına ait örüntüleri gizleyebilir.
Ayrıntı Yayınları
Kadınlar, Gezegenler Ve Cüceler Sigaramı kendim yakabilirim bayım; sen bana kendi ellerinle kahve pişiremeyeceğine göre yemişim senin centilmenliğini! Taksiye binişimde kapıyı açman beyefendi yapmıyor seni kuzum; “paramızı biriktirip bir pikap alalım, sevdiğimiz şarkıları plaklardan dinleyelim” dediğimde, “siz kadınlar böyle boş şeylere
Fabllarımızın ve eski masallarımızın bah­settiği, sözünü esirgemeyen, açık yürekli, şara­bı seven lafebesi kadınlar nerede? Durmadan koşuşturan, sürekli yemek yapan, şarkı söyle­yen, neşe yayan, hayat saçan, sağlıklı ve güçlü kuvvetli çocukları acısızca dünyaya getiren ne­ şeli kadınlarımız nerede?... Günümüzde artık fabrika kızlan ve kadınları var; soluk renkli cılız çiçekler, donuk kanlı, bozuk mideli, eli kolu tutmaz kadınlar!.. Yoğun hazları tatma­mışlar ve cesurca kabuklarından nasıl çıktıklarını anlatmayı beceremezler! Ya çocuklar? Çocuklara on iki saat çalışma! Ah sefalet!
Sayfa 25 - PdfKitabı okuyor
Ah! Erkeklerin sevgisine inanmak, onların sadakatine aldanmak ne büyük kabahat! Ah biz zavallı kadınlar! Biz evlendiğimizde sanıyoruz ki bir koca, bir yoldaş alıyoruz. Halbuki erkekler bize o gözle bakmıyorlar. Onların evlendiklerinde eşlerine verdikleri değer, satın alacakları bir beygir veya bir arabaya verdikleri değerden azdır.
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.