"Aşk, bir bedende iki kişi."
“Ey aşk...! bir mucize gerçekleştir şimdi
Şapkandan bir kumru havalansın
Bana öyle büyük ki bu kalp,
Gelsin yüreğime yuvalansın”
Kitabı okurken sımsıcak bir yürek buldum. Yaşam kavgasının molalarında, sıcacık bir poğaça, buğusu üstünde demli bir çay, sevgi ve vefayla beslenmiş hoş bir muhabbet, zifiri
Dili çok güzel, sade ve akıcı. Altı çizilecek ve alıntı yapılabilecek yığınla satır dolu bir kitap. Şahsen ben okumaktan büyük keyif aldım, yaşamın her alanından izler buldum. Hiç bitmesin istediğim “Bir Delinin Senfonik Dokundurmaları” isimli şiirini aşağıya alıyorum.
-Sevgi,
Kilidi olmayan tek hazinedir.-
-Sevgisiz kalp ışık girmeyen mabet
Aslan Yürekli Richard Kudüs'ü almaya çalışmış fakat her seferinde Salahaddin Eyyubî'nin ordusuyla karşılaşmıştır. Hatta Salahaddin Eyyubî, Aslan Yürekli Richard'ı Kudüs'ü ziyaret etmesi için çağırdığı halde kabul etmeyerek hayattayken Kudüs'ü görme fırsatı bulamamıştır. Ey buyuk ALLAH ım..
Bugun bu zulmu yapanlara
Ebabilerini gonderme
Gokten taş
Nar çiçeği rujlar, ışıldayan farlar, metalik ojeler, sürüldüğünde cildi porselen gibi yapan fondötenler.
Ben bir süs bebeğiyim.
Güzellik algısının, kişiliği körleştirdiği 21. yy'a hoşgeldiniz... Zamanınızın büyük bir bölümü çalışmakla, arta kalan bölümünüyse bu paralarla kendinizi parlatmakla geçireceksiniz demektir. Şimdiden başarılar.
Prada
beklerdi tohum
beklerdi tohum
beklerdi tohum upuzun karanlıklarda -- sen yoktun
öfkemi mermer mermer -- ocumu çocuk çocuk-- çıldırttım kırmızıları
bir başka parlardı yoğun karanlıkta ışıklar -- sen yoktun
butun kapıları birden zorlamanın o korkunç güzelliği
o korkunç büyümesi ellerin fitillerde -- sen yoktun
benim aşkımda o vardı
evrendi
"Kocam savaştan dönmedi. Çocuk yapacak zaman bulamadık. Sonra elbet kadın olarak birçok şey yaşadım. Ama içimdeki heyecan bitmişti. Bizler bu kentin yıkıntıların, ellerimizle, tırnaklarımızla temizledik. Yirmi yaşında bile değildim, onu ne çok sevmiştim. Her gün hep uyusam ancak o geldiğinde uyansam da onsuz çekilmez olan saatleri yaşamasam derdim. Fakat aslında ölmeli insan... Kişi için en güzel en canlı en sevebildiği zaman yaşanır olmalı. Bunlar bitince ölmeli... Öyle olmuyor. Sürünüyorsunuz. Çiftleşiyorsunuz. Anısız sevişmelerle yetiniyorsunuz. Bir de soyunduğunuzda kendinizi görmek ah... Korkunç şeyler... İnsanoğlu yaşama arsızı. Kazanacağız deyip savaşa gittiler. Yalnız bıraktılar bizi. Yaşamalıyız, alıştık bir kere bu dünyanın kirliliğine. (...) Yaşamalıyız. Çünkü ben de bir anlamda onunla öldüm. Mutluluk, ölüme karşı koyabilen tek güç... O yoksa bir hiçsiniz aslında, unutmayın. Siz kendinize sadık kalmışsınız..."
Göremedik sıkıntısız yaşandığını ,
Rahatın şiirini yazamadık.
Bizimde bir çift sözümüz vardı
Nar çiçeği, gül dalı üstüne,
Dudakların'ıızda kaldı ,
"Çağının gerçekleri, sorunları içinde tarihsel görevinin bilincine . varması gereken bir şairin eylemi söz konusudur bugün.
Şairin, tek başına duyduğunu düşündüğünü, gerçekleri saptayıp yansıtması, önemini yitirmiştir . Topluma yeni biçimler vermekte olan işçi sınıfının değiştirİcİ bir bireyi olarak yaşama yeni bir anlam katması, geleceğe güvenini açığa vurması, iyimser bir duyarlık içinde çağının yeni gerçeklerini belirtmesi görevi başlamıştır şairin.
Bu görevin dışında kalmış olan şair, sanatının çekiciliğini, coşturuculuğunu, atılırnlara götürücü, hız verici niteliğini yitirmiş demektir. Sanatla halk arasındaki uyumu yeniden kurma görevi sömürü düzeni hızını artırdığı süiece kaçınılmaz
bir eylem olmalıdır.
Her yeni çağ aşağıdan yukarıya doğru itilerle oluşup gelişirken, toplumla içli dışlı olması gereken şair de gerçekçiliğin yeni biçimlerini yaratmaya itilmektedir . Şair toplumu değiştirme, oluşturma çabası içinde kendisini de değiştirip
oluşturacaktır. Bu gerçeği Brecht ' le birlikte yineleyebiliriz:
' Her yeni çağ gerçekçiliğin yeni bir biçimini ortaya koymak zorundadır.'
Rıfat llgaz
Militan, Haziran 1976