Ah gençlik! senin her yeni cilven,hayat denilen şu karmakarışık ve karanlığın hüküm sürdüğü yeri aydınlatarak yorgun gözlerin kaygısını gidermemiş olsaydı biz bu yaşayıştan ne beklerdik?
(Nabizade-i Nazım hala güzel)
Bütün taşlar gibi ve karlı,
hapiste söylenen bütün türküler gibi kederli,
bütün yük hayvanları gibi battal, ağır
ve aç çocukların dargın yüzlerine benzeyen elleriniz.
Arılar gibi hünerli, hafif,
sütlü memeler gibi yüklü,
tabiat gibi cesur
ve dost yumuşaklıklarını haşin derilerinin altında gizleyen elleriniz.
Bu dünya öküzün boynuzunda
Sisli bir sabahtı henüz
Etrafı bürümüştü bir duman
Uzaktan geldi bir ses ah aman aman!
Sen bu feryad-vatanı dinle işit
Dinle de vicdanına öyle hükmet
Vatanın parçalanmış bağrı
Bekliyor senden ümit.