Ki beyaz bir kadındır Ölüsünü şiirle yıkadım. Bir gölgeyi sevmek ne demektir bilmezsiniz siz bayım Öldüğü gece terliklerindeki izleri okşadım. Çok şey öğrendim geçen üç yıl boyunca Acının ortasında acısız olmayı,
Yenilmiş ama ezilmemişti. Burada ne huzur, ne dinlenme, ne de bir an olsun güvenlik vardı. Aynı annenin oğulları olmalarına rağmen birbirlerinden gece ile gündüz kadar farklıydılar. Ah, dostlarım. Perişan haldeydiler, çok yorulmuş, bitip tükenmişlerdi. Ölümüne yorgun olmaları dışında bir sorunları yoktu. Nefis bir bahar havası vardı. Güneş her gün biraz daha erken doğuyor ve biraz daha geç batıyordu. Ürpertici kış sessizliği, yerini uyanmakta olan yaşamın bahar mırıltılarına bırakmıştı. Hayatında ilk kez sevgiyi, gerçek ve tutkulu sevgiyi tadıyordu. Ocağın yanında ve bir çatı altında yaşamanın vermiş olduğu sadakat ve bağlılık hâlâ vardı, ama vahşiliğini ve hinliğini de yitirmemişti. Gözyaşları açık açık yanaklarından aşağı akıyordu.
Reklam
BU GECE EN HÜZÜNLÜ ŞİİRİ YAZABİLİRİM
Bu gece en hüzünlü şiiri yazabilirim Şöyle diyebilirim: gece yıldızla dolu Ve yıldızlar, masmavi titreşiyor uzakta Şakıyarak dönüyor gökte gece rüzgarı. Bu gece en hüzünlü şiiri yazabilirim Sevdim ben onu, o da beni sevdi bir ara. Kollarıma aldım bu gece gibi kaç gece Kaç defa öptüm onu sonsuz göğün altında Sevdi beni o ben de bir ara onu sevdim O
her gün bir kez bu kitabın başına geçtim. her gün bir kez dışarı çıktım kırık bir bulutla yürüdüm, her gün bir insana bakıp, yüzümü yere eğdim. her gün bir gazeteye boş gözlerle baktım. her gün birileri konuştu, onları dinliyor gibi yaptım. her gün bir kez "neredeyim" diye sordum kendime. her gün bir kuzey kışı indi içime. her gün
Sayfa 10 - sunu (ya da bir parça matematik)Kitabı okudu
Burada kimse yaşamıyordu artık. Eşyalar eşyalığını yitirmişti. Rilke ne yazmıştı: Ah o nesnesiz gece.
ah, düşlerim kaç kez, elle tutulur şeyler gibi dikilmiştir karşıma; gerçekliğin yerini almak değil, kendilerinin de gerçekliğine kadar benzediğini bana anlatmaktır dertleri çünkü onları da reddetmekteyimdir, çünkü onlar ansızın dışarıdaki dünyadan fırlayıvermiştir, sokağın öbür başından birden çıkıveren tren gibi ya da gece vakit kim bilir ne anlatan, ansızın patlayıvermiş bir fıskiye, bir arap yalellisini hatırlatan, biten günün tekdüzeliğinden koparak yükselen çığırtkanın sesi gibi.
Sayfa 313
Reklam
Geri199
1,000 öğeden 991 ile 1,000 arasındakiler gösteriliyor.