Ben istiyordum ki, hayatımın bütün pürüzlerinin üstünden ince bir zımpara olarak geçsin, o her kendime dönüp baktığımda göğsüme batan kıymıkları az da olsa bir cilalasın, beni perdahlasın. Yatağına şöyle bir baktım; bu mu yapacaktı bunları? Akılsız bir adam olduğuma iyiden iman ettim. Allah bu akılsızlığı bana alın yazısı olarak öyle bir yazmış ki, her gelen buna imana gelecek, bunu daha tamam etmeye gayret sarf ediyor olacaktı, anladım. Anlamanın verdiği çaresiz uyuşma her yanımı sardı. Anlayışlı adam yumuşaklığı derler ya, bu bacak titremesi, kol seğirmesidir. Yüzdeki gülümseme, ah bilmeyene de söylenmez ama işte o her şeyi verip burada kalıştır, hem de kalmayı en istemeyenken. Ben de bir vakit oldu ki gülümseyen adam oldum. Daha ne olayım ki, tuhaftır, acaba böyle dimağım kopup bu sırf bana sırlanacağına kolum kopsaydı daha iyi mi olur, hem de paylaşılır, anlaşılır bir derdim mi olurdu diye çok düşündüm.
Onlar ki, hepsi
Bir tutsak ağaç gibi yanlış yerlere büyüyenler
Ah güzel Ahmet abim benim
Gördün mü bak
Dağılmış pazar yerlerine benziyor şimdi istasyonlar
Ve dağılmış pazar yerlerine memleket
Gelmiyor içimizden hüzünlenmek bile
Gelse de
Öyle sürekli değil
Bir caz müziği gibi gelip geçiyor hüzün
O kadar çabuk
O kadar kısa
İşte o kadar.
Merhaba
Herkesin çok severek hatta ağlayarak okuduğu o kitabı , sonunda bende okudum ve işte yorumu ..
Grace ..
Bir ayrılık sahnesi bekliyor bizi.Beni okurken hem üzen , hem kızdıran bir hayatı olduğunu söyleyebilirim.Aşık olduğu adamdan ayrılmanın bir kadın ve bu ayrılığın saçma sebepleri olsa da güçlü kalmaya çalışmak zorunda ..
Kocası Finley
ah, karamazov, öyle mutsuzum ki! bazen aklıma neler, neler gelir: herkesin, bütün dünyanın benimle alay ettiği… işte o zaman ben de dünyayı altüst etme isteğine kapılıyorum…
merhaba herkese. uzun zaman sonra rus edebiyatı okumak iyi geldi, yaptıkları destansı betimlemeleri bile çok özlemişim. tek sorunumuz garip gureba isimler. ama ona da alışacağım inanıyorum ben.
yazarımız gogol. hani şu dostoyevski'nin "hepimiz gogol'un palto'sundan çıktık" dediği gogol. zaten başka gogol yok. olsa da
Güzellik, tıpkı güneş ışığı gibi, bahar mevsimi gibi, karanlık sulara aksi vuran, adına ay dediğimiz o gümüş deniz kabuğu gibi bu dünyanın muaz- zam gerçeklerinden biridir. Sorgulanamaz. Yüceliği ilahidir. Ona sahip olanlara asalet bahşeder. Ah, şimdi gülüyorsunuz ya, güzelliğinizi kaybettiğinizde gülemeyeceksiniz... Bazıları güzelliğin yüzeysel