Ah öyle bir hal ki bu, çocukluktaki utandırılma insanın bütün hücrelerine işler. İnsanın özüne kadar gider. İşte o zaman mutluluktan korkar hale gelirsin; hayatında iyi bir şey olduğu zaman bilirsin ki bir şeyler ters gidecek. Başına bir şey geldiğinde de, "Çok şükür zaten mutlu değilim," deyip kendini güvende hissedersin.
Sayfa 45 - Kronik Kitap, 35.BaskıKitabı okuyor
Refakatçi süvarilerim kendilerini düzgün biçimde ifade etmesini pek beceremiyorlardı. Aslında neredeyse hiç konuşmuyorlardı bile. Bretagne bölgesinin ücra köşelerinden askerliklerini yapmaya gelen çocuklardı bunlar, bildikleri her şeyi de okulda değil, asker ocağında öğrenmişlerdi. O akşam, bana eşlik eden ve adı Kersuzon olan çocukla biraz
Sayfa 44Kitabı okuyor
Ah! Meğer asılzade kızı almak ne acayip işmiş! Köylülüklerini hakir görüp de kibar ailelerden kız almaya kalkışanlara benim evliliğim ne güzel bir ders. Asaletin kendisi iyi; muhakkak ki mühim bir şey, ama beraberinde öyle kötülükler geliyor ki hiç yanaşmamak daha iyi. Ağzım yana yana bu işte tecrübeli oldum. Asılzadelerin, bizleri ailelerine soktukları zaman bize karşı takındıkları tavrı gördüm. Şahsımızla birleşmeye pek az ehemmiyet veriyorlar, bizimle değil asıl malımızla evleniyorlar.
Sayfa 3 - Perde 1 - Sahne 1 - GEORGE DANDIN , yalnızKitabı okudu
"Gölgeye oturalım," dedi Lord Henry. Hem bu güneşte daha fazla kalırsanız
cildiniz bozulur, Basil de bir daha resminizi yapmaz. Yanmamaya özen göstermelisiniz; bronzlaşmak size hiç yakışmaz."
Dorian gülerek "Yanarsam ne olur ki?" dedi ve bahçenin neredeyse bittiği yerde bir banka oturdu.
"Sizin için bu her şey
Ben çekilen her fotoğrafta
Resimde görünmeyeyim diye kendimi saklardım
Başka insanların arasına katışıp kaybolurdum
Annem benim bir fotoğrafım olsun ister elinde
Ben annemin gözünde çirkin bir evlat olmaya razı değildim
Annem derdim içimden , aman idare et büyüyüm
Belki bir gün söz yakışıklı bir evlat olunca sana fotoğrafımı
