"Ah, seni incittim mi?" Dudaklarımı büzüp, "Kendini bilmezin tekinin gelip evini yerle bir ettikten sonra seni dışarıya atması nasıl bir duyguymuş?"
Ne dediğimi hemen anlamıştı. "Dünya senin evin değildi," dedi. "Alfinler Elemental'e aittir."
"Buna siz karar veremezsiniz!" Bu artık canımı sıkan son şey olmuştu. Nasıl oluyor da her şeyi çok iyi bildiklerini düşünüyorlardı. Hayat onların planlamasından ibaret değildi.
Çakma tanrılar.
"Bir gün dünya da benim önümde diz çökecek. O zaman her şeye ben karar vereceğim."
"Aynen," dedim başımı sallayarak. "Ben de Plüton'a göz koydum. Arada bir gezegenlikten atıyorlar falan, hoşuma gidiyor. Uzaylıları önümde diz çöktüreceğim. Manyaklık bedava ne de olsa."
Ruhumdaki sabır, kalbimdeki aşkla kurdum kor dantellerden bu yolu, ormanın altına
yeter ki oku onu. Senin gördüğün ağzımın kenarında duran dua,
ben ayaklarımın altındaki toprağa, döktüğüm
gözyaşına inandım. Öyle uzun ki dünya;
katlanmaya, kıvrılmaya, açılıp çarşaf olmaya.
Mümkündür yol yapmaya bir ömür, yol almaya. Ah! yine de yolumdaki kederi kimse bilmesin,
büyüsün, genişlesin, dolansın ömrümü;
kapısı kapalı çoktandır, penceresi dargın. Kim anlayacak bu kor işaretleri?
Kimsenin dilinden okunmasın içimde ufalan.
Ovada ve dağda saklı bir mavi için
düştümdü yola. Benim de yaban bir çığlığım vardı,
çok zaman oldu, teslim ettim onu rüzgara. Kışa girdik kıştan çıktık
ama değişmiyor insan
karınca duası diyorlar ördüğüm yola..
Uzaktayım, yalnızım; çektiğim her derin ah
İçimden bir parçayı koparıp götürüyor
Ve ayrılık dumanı her yanımı bürüyor
Mehtabım yıldız gibi süsle kaküllerini
Koklayayım kalbimde yeşeren güllerini
Islanmış sinesine çekiver bir baharın
Uyandır hicabınla beni bugün ve yarın
Duaya kalksın elim, başım şükre uzansın
Sesim dudaklarıma mahpus iken uyansın
Ve matem kuyusundan çekeyim ellerimi Toplayayım yerlere düşmüş hayallerimi
Kapkaranlık dünyama bir ışık yakan gözler
Bana, benimmiş gibi hasretle bakan gözler
Köylü dünya saltanatlarının boşluğunu anlamıştı, artık onlara hasret çekmiyordu.
- Neden karıcığımın yanında kalmadım, diye içini çekiyordu ; dünya büyüklerini kıskanmak meğer ne boş şeymiş! İnsan onların yüksek mevkilerinin yalnız güzel taraflarını görüyor. Madalyanın ters tarafını gözünün önüne getirmiyor. Gerçekten benim valiliğimin kaygıları sevgili boz eşeğimin dostluğuna değmiyor ; hele efendim Don Kişot'un bana gösterdiği muhabbetin pabucu bile olamıyor.