ahahaha :D :D
Benim İngilizcem, İbrahim Tatlıses'in Türkçesinden iyi. İbrahim Tatlıses Türkçe konuşuyor ama bi­liyor denilemez ki! Bildiği sınırlı sorumlu sözcükleri cümle içinde kullanıyor. Kimi cümleler fiilsiz, kimisi öznesiz, kiminde tümleçe ne gerek? Benim İngilizcem de öyle işte: Yes itiz, diz iz e bok!
Sayfa 8 - Bilgi Yayınları
Ahahaha Aslında başlarda iyi gidiyodun Marco :D
Evrenin paydos zili çaldı çalacak! Mehtabın saltanatında, sulardaki cızırtılı yakamozlar, sisteki yırtıklardan süzülen huzmeler arasında Şifa Şavk'ın silueti, içine toz şeker doldurulmuş şeffaf güle benziyor. İnsan koklasın mı, yalasın mı şaşırır.
Reklam
68 syf.
·
Puan vermedi
Carlos Fuentes ve öyküler; Ruhunuza etki edecek ve tekrar tekrar okuma isteği uyandıran bir kitap. Yaklaşık 60 yıl önce ölen General olan eşinin hatıralarını Fransız dilinden derleyip toparlayacak bir ilan ile işe koyulur ve Felipe adında biri yanıt verir ve iş başlar. Malikanede işe başlayan Felipe arada hınzırlık yapmaya başlar ve kadının bakıcısı olan auraya göz diker, Cinsel açlıktan dağa taşa sulanan Felipe :D, günler geçtikce aile hakkında farklı detaylar öğrenir... Aura ile birbirlerine kaarşı konulamaz bir tutku ve yokluk ile yakınlaşırlar. Ahahaha Evde bir takım hayaletler, korkulu durumlar yaşar tüm bu olanlardan sonra olaylar daha da garip hallere gelir. Okunabilir.
Aura
AuraCarlos Fuentes · Can Yayınları · 2005125 okunma
Ahahaha :D
1800'lü yıllarda doktorlar, otuzbirin zeka düzeyini düşürdüğü ve daha da kötüsü penisin düşmesine neden olduğunu savunuyorlardı. Hatta ve hatta otuzbir erken ölüm nedeni bile oluyordu. Bu nedenle anne babalar çocuklarını mümkün olan her yoldan uyarıyordu. Çocukların ellerini yorganın dışında tutmaması halinde avuçlarında kıl biteceği söyleniyordu. Bu yığınla uyarıdan yalnızca biriydi.
Chiviyazıları YayıneviKitabı okudu
Ahahaha :D
Şamil Runovsk­y'e, Şuanat'ın aklının çelinip yeniden Hristiyanlığa geçmesinden korktuğunu söyledi. "Eğer öyle olursa... Onu yine eşin olarak kabul eder misin?" Şamil, endişeli görünüyordu. Gönülsüz de olsa evet diye cevap verdi. Daha sonra Hacı, Runovsky'e Şamil'in Zahidet'in din değiştir­diğini duymaktan memnun olacağını, bu sayede onu boşamak için istediği mazerete kavuşacağını söyledi.
Ahahaha :D
Sokakta gündüz gözüyle çırılçıplak, karı peşinde koşmuyor diye herifi manastırda zikreden keşiş mi sandın?
Reklam
Ahahaha çok iyi :D
"Ne bakıyorsun öyle?" "Sevap." "Efendim?" "Güzele bakmak sevaptır koçum. Sevaba girmek için bakıyorum." Musa kızardı. Ömür kadındı şu...
İç sesim: Sensin çiçek ! :D ahahaha
Hem erkekler kadınlara çiçek muamelesi yapıyor bir kere. Kadınlar çiçektir. Çiçekler toprağa düşebilir...
Tabii o zamanlar küfür daha icat edilmemiş! Ahahaha :D
"Çoğunlukla bu dünyadan tiksinmeme sebep varsil ve itibarlı kişilerdir. Tanıdığım alçaklara gelince, ki sayıları hiç de az değildir, onları, istisnasız hepsini sevinç ve teveccühle anarım."
Reklam
Benimki çikolatalı olsun ahahaha :D
"Hayatın bugüne kadar korkunç bir kâbustu ama her şey düzelecek. Duyuyor musun beni? Sabırlı ol. Her şey yoluna girecek"
Ay çok güldüm buna yaaa ahahaha :D
Filmlerde öpüşenleri görürdüm de, burunları birbirine çarptırmadan ağızları nasıl denk getiriyorlar diye şaşırırdım. Ömerle sevgili olunca, beni bir derttir aldı, şimdi bu Ömer beni öpmeye kalkarsa hiç öpüşmemişim, nasıl yapılır bilmem, rezil olacağım... Bizim mahalledeki parkta bir heykel var. Bir sabah erkenden uyandım, parka gittim. İn cin top oynuyor. Heykele yaklaştım, burun buruna geldik, dudaklarımı hafifçe aralayıp başımı biraz eğdim. Heykelle öpüşüp prova yapacağım, burunları çarptırmadan öpüşmeyi öğreneceğim, tam dudağım heykelin dudağına değdi ki bir düdük sesi. Bekçi! Nasıl kaçtım bilmiyorum... Sizin anlayacağınız, ben ilk defa bir heykelle öpüştüm. Hakkını yemiyim, taş gibi adamdı.
161 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.