Mevlânâ’nın hayatına bir nazar'dan..
" Mevlânâ'nın hâtıraları ve menkabeleri, vefâtından sonra oğlu Sultan Veled ve torunu Ulu Ârif Çelebi'nin Ahmed-i Eflâkî'ye telkinleriyle toplattırılmış ve Farsça olarak yazılmıştır. Sonra bu ve emsali toplamalar aynı dilde kısaltılarak «Sevâkıb-ı Menâkıb» (Menkabelerin Yıldızları) adlı bir eser meydana getirilmiştir. Farsça yazılmış olan eser Türkçeye Mesnevîhan Mâhmud Dede tarafından XVI'ncı asırda açık ve güzel bir dil ile tercüme edilmiştir. "
Organon Yayınları
Mevlânâ Celâlü'd-din, anti feminist bir zihniyete sahiptir. Onun bu yönü üzerinde hiç durulmamış veya fark edilmemiştir. Bu zihniyet ona hocası Şems-i Tebrizi'den gelmektedir. Çünkü Şems-i Tebrizî'nin daha aşırı bir anti feminist olduğu görülmektedir. Ahmed Eflâki'nin anlattığına göre, bir gün Şems-i Tebrizi iffetli hanımları övdü ve sonra: "Bu iyi meziyetlerine rağmen bir kadına arştan daha yüksek bir makam verilse, o bu makamda iken yerde kalkmış bir alet görse deli gibi o aletin üzerine atlar. Çünkü kadının mezhebinde ondan daha yüksek bir makam yoktur".demiştir.
Sayfa 236Kitabı okudu
Reklam
KADINI AŞAĞILAYAN MEVLANA Mevlana, kadın karşıtı bir görüşe sahiptir. Onun bu yönü üzerinde hiç durulmamış veya fark edilmemiştir.. Bu görüş ona hocası Tebrizli Şems'den gelmektedir. Çünkü şems, çok daha aşırı bir kadın karşıtıdır. Ahmed Eflaki'nin anlattığına göre, bir gün Şems namuslu bir hanımı övdü ve sonra şöyle dedi: ''Bu iyi meziyetlerine rağmen bir arştan daha yüksek bir makam verilse, o bu makamda iken yerde kalkmış bir alet (erkeğin cinsel organı) görse deli gibi o aletin üzerine atlar. Çünkü kadının mezhebinde ondan daha yüksek bir makam yoktur.'' ''Bir erkek gönlü, kadının gönlünden aşağı ise, o gönül işkembeden de bayağıdır.'' (Mesnevi, Cilt 3, Beyit 3129) Kadınlara danışın, sonra onların söylediklerinin tam tersine hareket edin. Kuşku yok ki, onlara aykırı hareket etmeyenler helak olurlar.''(Mesnevi Cilt 1- Beyit 2956)
Sayfa 34 - Nergiz YayınlarıKitabı okudu
Ne kadar iğrenç bir düşünce
Ahmed Eflaki'nin anlattığına göre, bir gün Şems-i Tebrizi iffetli hanımları övdü ve sonra: "Bu iyi meziyetlerine rağmen bir kadına arştan daha yüksek bir makam verilse, o bu makamda iken yerde kalkmış bir alet görse deli gibi o aletin üzerine atlar. Çünkü kadının mezhebinde ondan daha yüksek bir makam yoktur" demiştir.
Sayfa 236 - Nüve Kültür Merkezi
Bu Emir-i dad (Adalet bakanı) Nusratüddin Ahmed, Şems-i Tebrizi'nin öldürülmesinden bir sene kadar sonra öldürüldüğü için Mevlana'nın hücum ve hicivlerine hedef olmamıştır. Ahmed Eflaki, Alaüddin Çelebi'nin Mevlana ve çevresindekilere muhalif olan kötü kişilere uyarak, Şems'in katledilmesi hadisesinde rol almıştır derken, Mevlana ve çevresindekilerin bir numaralı muhalifi olan Vezir Nasirüddin'i (Ahi Evren) ve çevresindekileri yani Ahileri kastetmektedir.
Sayfa 183 - Nüve Kültür Merkezi
Eflaki, bir başka yerde de Şems'in öldürülmesi ile ilgili olarak şu bilgiyi vermektedir. Vezir Nusretüddin hanikahında bir toplantı vardı. Şems de oradaydı. Bu Vezir Nusretüddin orada Şems'e karşı saygısız davranışlarda bulunmuş, bunun üzerine Mevlana Şems'in elinden tutup onu oradan uzaklaştırmış. Bu olaydan sonra Sultanın adamları varıp onu hile ile götürüp, şehid etmişler. Şems'in ölümü olayı ile ilgilenenleri yanıltan en önemli mesele Eflaki'nin verdiği bu haberdir. Bu olayı araştıranlar, bu haberi tamamen görmezlikten gelmişlerdir. Çünkü, burada bahsi geçen Nusretüddin Ahmed'in, Emir-i Dad (Adalet bakanı) olan Nusratüddin Ahmed'dir.
Sayfa 182 - Nüve Kültür Merkezi
Reklam
MENKIBE: Kurt Postu Hz. Mevlana'nın oglu Sultan Veled goyle nakletmigir Bir gün beni büyük bir rüh bezginligi ve sikinti egemenligi al a almiştı. O sirada babam hazretlerinin medresenin kapından peri gindigini gördüm. Beni bezgin ve sikıntılı görünce, "Birinden mi incindin de böyle sıkıldın?" dedi. Ben, "Bilmiyorum, bu ne hal dedim. Arabam kalkıp eve girdi ve bir süre sonra basina ve yüzüne bir estu geçirmiş halde "Bul Bul Bul" yaparak dişan çik, Be im yanıma gelince, çocukları korkuttuklar gibi yine "Bul But Bul yaptı. Babamın bu hoş hareketinden bana büyük bir gülme geldi. Anlatilamayacak derecede güldüm. Baş koyup babamın ayaklan mi õptüm. Babam, "Bahâeddin! Eğer latif bir sevgili sana sika sikuya bag. lansa, daima seninle şaka şenlik etse ve sonra birdenbire yüzünün geklini değiştirip gelse ve sana "Bu! Bu! Bu!" deseydi, ondan hiç korkar mıydın?" diye sordu. "Hayır, korkmam" dedim. Bunun üzerine şöyle buyurdu: "Seni sevindiren, seni sevinç ve nese içinde tutan sevgili, seni üzen ve kendisinden sıkıntı duydu gun aynı sevgilidir. Hep odur, hep ondandır ve ondan feyizlenir- sin. O halde niçin boş yere üzgün duruyor ve sıkıntının elinde aciz kalıyorsun?" Böylece derhal halim değişti, taze gül gibi açılıp ferahladım. Ömrüm oldukça da başka üzüntü yüzü görmedim, üzülmedim. Dünyanın üzüntüsü yanıma yaklaşma. (Ahmed Efläki, Äriflerin Menkıbeleri, s. 273-224)
163 öğeden 101 ile 110 arasındakiler gösteriliyor.