Gözünü güzellerin yanaklarına ve benlerine bakmakla kirletme; "Zira beka âleminin padişahlar padişahı geliyor. "Eğer böyle bir bakışla bulaşmış ise, onu gözyaşı ile temizle "Çünkü bu derdin ilacı, o göz yaşıdır."
"Sana üstün gelen karakter ne ise, kiyamet gününde yine o şekilde dirileceksin."
Reklam
Mesnevî Kur'an mıdır?
(205) Yine nakledilmiştir ki: Bir gün Sultan Veled buyurdu ki: Dostlardan biri babama: Dânişmentler Mevlâna Mesnevi'ye niçin Kur'an diyor, diye benimle münakaşa ettiler. Ben kulunuz, onlara cevaben: “Mesnevî Kur'an'ın tefsiridir dedim,” diye şikâyette bulundu. Babam bunu işitince bir müddet sustu, sonra: Ey köpek! Niçin Kur'an olmasın? Ey eşek! Niçin Kur'an olmasın? Ey Kahpenin kardeşi! Niçin Kur'an olmasın? Peygamberlerin ve velilerin söz kalıpları içinde ilâhi sırların nurlarından başka bir şey yoktur. Tanrı'nın kelâmı onların temiz yüreklerinden kaynamış ve ırmak gibi olan dillerinden akmıştır.
Sayfa 306
Bu mânâ [Mesnevî], güneşin doğduğu yerden, battığı yere kadar bütün dünyayı kaplayacaktır. Hiçbir mahfil veya meclis olmayacak ki orada bu sözler okunmuş olmasın. Hatta o dereceye kadar ki, mâbetlerde, zevk ve safa yerlerinde okunacak, bütün milletler bu sözlerle süslenecek ve onlardan faydalanacaktır.
Sayfa 470 - Ahmed Eflâkî, Âriflerin Menkıbeleri, çev. Tahsin Yazıcı, İstanbul 1953, c. I, s. 470
"Bu iki deniz biribirleriyle tanıştı, bu iki can bir bağ olmadan birbirleriyle kaynaştı."
Sayfa 141Kitabı okudu
Anti Feminist Bir Düşünür Olarak Mevlana
Mevlâna Celâlü'd-din, anti feminist bir zihniyete sahiptir. Onun bu yönü üzerinde hiç durulmamış veya fark edilmemiştir. Bu zihniyet ona hocası Şems-i Tebrizî'den gelmektedir. Çünkü Şems-i Tebrizi'nin daha aşırı bir anti feminist olduğu görülmektedir. Ahmed Eflakî'nin anlattığına göre, bir gün Şems-i Tebrizî iffetli hanımları övdü ve sonra: "Bu iyi meziyetlerine rağmen bir kadına arştan daha yüksek bir makam verilse, o bu makamda iken yerde kalkmış bir alet görse deli gibi o aletin üzerine atlar. Çünkü kadınım mezhebinde ondan daha yüksek bir makam yoktur" demiştir. Mevlâna da "Mesnevi" sinde kadın cinsini konu alan onlarca hikâye anlatmakta ve bütün bu hikâyelerde kadınları tezyif ve tahkir etmektedir. Kadın tabiatında aşağı ve kötü eyilimler bulunduğunu savunmakta ve bu kötü ve aşağılık eğilimleri şairane ve mübalağalı bir üslûbla anlatmaya çalışmaktadır.
Sayfa 236
Reklam
Şems'in nasıl bir hakikat ikazcısı olduğunu şu menkibe gayet güzel anlatır: "Bir gün vezir Nasıreddin hankâhında büyük bir meråsim vardı. Bir záta şeyhlik rütbesi vereceklerdi. Bütün âlimler, şeyhler, arifler, fäzıllar, emirler orada hazır idiler Her biri muhtelif ilim ve fenlerde sözler söylüyor ve tatlı musahabelerde bulunuyor- lardı. Bir köşede murakabeye dalmış olan Şems-i Tebrizi birdenbire kalktı ve onlara 'Ne zamana kadar şundan bundan rivâyet edip öğünecek ve atsız eğere binip erlerin meydanında koşacaksınız? İçinizde "Kalbim bana Rabbimden şu haberi veriyor." di yecek yok mu? Ne zamana kadar başkalarının âsâsı ile ayakta yürüyeceksiniz?' dedi, sonra da 'Hadisten, tefsirden, hikmetten v.s. den naklen söylediğiniz sözler, o zamanda yaşayan ve her biri kendi akranı arasında erlik makamında oturan erlerin sözleridir Onlar kendilerine gelen haberlerden anlatırlardı. Mademki bu asnn erleri sizsiniz, o halde sizin sırlarınız ve sözleriniz nerede?"." Şems, ayrıca Mevlâna'ya fazla okumamasını, okumanın sanihâtını[yani dü- şünce ufkunu] kapatacağını söylerdi. (Menâkıbü'l-Arifîn, Efläkî Dede)
Sayfa 548
Abaka'nın hanımı ve Selçuklu prensesi olan Hudåvend Selçuk Hatun'un terbiye ettiği Mahmud Gâzân Hân İslamiyet'i kabul edince, Mevlâna'nın torunu Ulu Årif Çelebi'yle görüşmeyi arzu etmişti. Eflaki'nin rivayetine göre Çelebi Tebriz'e gelince, Han'ın bir yakını kendisine onun büyüklüğünden bahseder. Hän da,
Sayfa 550
125 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.