Ve inan, hayatta yapılabilecek en doğru iştir, bir yerden bir yere gitmek. Zordur tabii. Aile kuramazsın. En kötüsü, ne bir kadına aşık ne de bir adama dost olabilirsin. Ama gidersin ve iyi hissedersin, tanıştığın her yeni insanla, yediğin her yeni yemekle.
"... Demek ki sen de bir yolcusun. Sürekli yolculuklar yapıyorsun. Ve inan, hayatta yapılabilecek en doğru iştir. Bir yerden bir yere gitmek. Zordur tabii. Aile kuramazsın. En kötüsü de ne bir kadına âşık, ne de bir adama dost olabilirsin. Ama gidersin ve iyi hissedersin, tanıştığın her yeni insanla, yediğin her yeni yemekle.. " dedi.
Sayfa 95 - Doğan KitapKitabı okuyor
Reklam
Arkadaşlıklar, aşk, aile, okul… Hayatınızda her şey mükemmelken, elinizdekilerin farkına tam olarak varamazsınız… On yedi yaşındaki Güneş, anne babasını ve küçük kardeşini kaybettikten sonra, yaşadığı acıların ardından hayatına devam etmek istiyordu. Güçlü olmak zorundaydı. Eski okulundan işlemediği bir suç yüzünden atılınca, kendini “Başka yere kabul edilmeyenlerin gittiği okulda” buldu. Karanlık geçmişleri olan insanların toplandığı bu okulda Güneş nasıl ayakta kalacaktı? Böyle bir okulda dost edinebilir miydi? En önemlisi, bu karanlık okulun en karanlık öğrencisi olan Demir’in karşısında kalbini koruyabilecek miydi? Ya saf, hayatı kayıplarla ve gözyaşlarıyla dolu olan Güneş, Demir’in gölgesine razı olursa? Burası, Karanlık Lise... Burası, Güneş için sadece bir başlangıç…
..bugün içini seçmek ve mesleğinde severek çalışmak pek az bahtiyara nasip olan nimetlerdendir. Çoklarımız aile , eş dost ve arkadaş tazyiki ve telkini ile yahut daha kötüsü sırf tesadüflerin ve hayati ihtiyaçların sevkine tabi olarak meslek tutuyoruz. İleride ya bezgin bir ruh ile işimize devam ediyor , yahut da meslek değiştiriyoruz.
BİR MİLLET NASIL ÇÖKERTİLİR? Milletlerin asıl kuvvetinin ruh ve inanç gücü olduğunu artık herkes öğrendi. Bundan dolayıdır ki şimdi, çökertilmek isten milletlerin manevî yönüne saldırılıyor. Bu taktiğin en düşündürücü örneği Sovyetler Birliği’ndeki Türkler’dir. “Milletlere istiklâl, insanlara hürriyet” yalanıyla iş başına gelen komünistler,
üsteğmen Secaettin Dêrsim hatırlarını anlatıyor
“Biz Dersim’de temizlik hareketine başlamıştık. Bir mağarada bir aile bulduk. Dede, baba, anne ve 5-6 yaşlannda bir çocuk. Büyükleri orada süngüleyerek temizledik. Çocuğun ağzından birşey alırız diye öldürmedik. Çünkü biz Dêrsimli yetişkinlerin ağzından birşey alamıyorduk. Onlan hemen kesiyorduk. Biliyorduk ki yine de bir şey söylemiyecekler. Çocuk korkmasın diye, anasını, babasını ve dedesini keserken onu uzaklaştırmıştık. Çocukla dost olmaya çalışıyorduk. Yemek verdik, şeker verdik; yemiyordu. Bir ara üzerimizden bir uçağımız geçti. O tuttuğumuzve kasılı vaziyette bulunan çocuk hemen olduğu yerde gerildi, bir sopa aldı ve tıpkı bir tüfek gibi uçağımıza nişan aldı. Bu hareketine oldukça kızmıştım. Emir verdim, ‘temizleyin bu piçi’ diye. Askerler süngülediler ve kayalıktan aşağıya attılar.
Sayfa 50 - Aram YayıneviKitabı okudu
Reklam
809 öğeden 621 ile 630 arasındakiler gösteriliyor.