İnsan yeterince uzun bakarsa, varlığını yutmaya talip olana bile kapılabiliyor. Kendini ona, onu kendine ait hissedip hücumunda teslimiyetçi erinçler bulabiliyor. Tanışıklığın sahtekar konforu bu.
İşin doğrusu oldum olası canım yanar ve galiba bu yüzden oldum olası yürümeyi severim. Ne zaman ruhum daralsa vururum kendimi yola. İçimdeki zehri ter gözeneklerimden atıp ferahlayana dek…
Bir de zamanda yolculuk mümkün değil diyorlar. Bedenin böyle gaddarca kayıt tutup insanı sadece ruhsal değil, fiziksel manada da geçmiş sancılara taşıması ne muazzam meziyet.