Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
İÇİMİZDEKİ BEYİNSİZLER
İçimizdeki beyinsizlerin işledikleri yüzünden, bizi helâk eder misin, Allah'ım?
(A'râf 155)
Şu sessiz kubbenin altında insandan eser yokmuş! Diyorduk: "Bir buçuk milyar!" Meğer tek bir nefer yokmuş! Bu hissiz toprağın üstünde mazlûmîne yer yokmuş! Adâlet şöyle dursun, böyle bir şeyden haber yokmuş! Bütün boşlukmuş insanlık: Ne istersen, meğer yokmuş!
Reklam
Dünyâ denilen bu sicn-i mâtem Hâlâ bana dâr-ı imtihandır... Kurtulmadım işte an bu andır!
Sicn-i mâtem: Yas zındanı.
“Sen şehvete Aşk ismin vermişsin onun ne olduğunu bir bilsen…”
Mevlana, “Sen şehvete Aşk ismin vermişsin onun ne olduğunu bir bilsen…” der. ''Aşkın olan''da aşkı arayan Mevlana bedensel hazla aşk arasındaki ayrımı koyan en üst çizgiyi temsil eder. Aşkınlık arayışı insanlık açısından ne kadar kadim bir mesele ise bedensel haz arzusu da o kadar gerçektir. İslam düşüncesinde metaforik çerçeveyi de aşan bir kavram olarak aşka yüklenen müteal anlam insan, varlık, yaratıcı sorusundan bağımsız ele alınmamıştır. Akif Emre
"Kurtulmaya azmin neye bilmem ki süreksiz? Kendin mi senin yoksa ümidin mi yüreksiz? " Mehmet Akif ERSOY
Sayfa 41 - Mehmet Akif ErsoyKitabı okudu
Ey Yolcu, Uyan!
‎ ''Allah'a dayandım! '' diye sen çıkma yataktan... Ma'na-yı tevekkül bu mudur? Hey gidi nadan! Ecdadını, zannetme, asırlarca uyurdu; Nerden bulacaktın o zaman eldeki yurdu? Üç kıt'ada, yer yer, kanayan izleri şahid: Dinlenmedi bir gün o büyük nesl-i mücahid. Alemde ''tevekkül'' demek
Reklam
Tüketim Aracı olarak "Aşk/ınlık -68
Bütün bunları yazmamın nedenin sadece Sevgililer Günü gibi bir garabeti icat eden tüketim toplumuna yönelik olduğu sanılmasın. Yeni Şafak''ta Fatma K. Barbarosoğlu''nun gündeme getirdiği gibi Müslümanların bu çürüme karşısında sergilediği tutum çok daha önemli. Kapitalist ilişki biçiminin tüketemediği, kuşatamadığı modernitenin kutsal dışı toplum ve insan projesine karşı direnen tek ada halinde kalan İslam toplumlarının bu yolla teslim alınması küresel sistem karşısında alternatifin yitirilmesi demektir. İnsanın aşkın olanla, kutsalla olan sahih irtibatının kesilmesi, çürümüşlüğe terki demektir. Bunu en fazla idrak etmesi gerekenler yeryüzünde profan değerlere, üretim alışkanlıklarına eklemlenmemiş ve eklenemeyen İslam ümmeti değil midir? Küresel kapitalizme eklemlenmek sadece tüketim alışkanlığının artması, ekonomik bir aktiviteden mi ibarettir? Yüce bilinen tüm değerleri tüketirken geliştirdiği ekonomik ilişkiye uygun değer üretmesinde değil midir kapitalizmin tüm alamet-i farikası? Hristiyanlık tam bu noktada oyuna gelerek homoeconomicus tipi karşısında alternatif olmaktan çıkmadı mı? İlahiyatsız dindarlığa dönüşen muhafazakarlık, Amerika''da Avrupa''da bu yüzden kapitalizmin bekçisi haline gelmekle kalmadı kendi değerlerini profanlaştırdı. Benzer tehlike seküler hayat tarzına alıştırılmaya, hayatın anlamının sekülerleştirilmeye çalışıldığı bir evrede bu coğrafya için de geçerli.
Hayat, Zihniyetler, Aidiyet ve Mahremiyete Dair Yazılar Ertelenmiş Yüzleşmeler Akif EmreKitabı okuyor
Tüketim Aracı olarak "Aşk/ınlık -67
Aklın ve bedenin alabildiğine abartıldığı bir medeniyet olarak Batı kapitalist sistemle buluştuktan sonra pek çok değer gibi aşkı da tüketim unsuruna dönüştürerek aşkın olandan bedensel olana indirmiş, daha doğrusu sevgiyi tüketmiştir. Sevgililer Günü, Hristiyani kökenine rağmen artık bir tüketim aracıdır. Tıpkı Noel''in yılbaşına dönüştürülerek dini içeriğinden boşaltılıp sekülerleştirilmesi, tam bir tüketim çılgınlığına dönüştürülmesi gibi Sevgililer Günü muhabbeti de modernitenin kapitalist ahlakla buluşmasından doğmuştur. Aşkınlık adına ne varsa hepsini kaba bir dünyeviliği indiren modernite sevgiyi cinselliğe indirgeyerek, bunu da “cinsel devrim”le meşrulaştırarak adeta cinsel serbestiyi toplumsallaştırması kapitalizmin eklektik olduğu kadar saptırıcı, dönüştürücü özelliğinin en başarılı formülasyonlarından biridir. Hiçbir kutsalı kalmayan modern insanın aşk gibi soyut ve ulvi bir değerin içini boşaltarak her türden ilişkiyi meşrulaştırıcı işlevi yanında “Sevgililer Günü” muhabbeti de kapitalizme hayat pompalayan yapının/anlayışın post-modern dünyaya özgü ''değer tüketilmesi''ne bir örnektir . Tüketim aşkına her türlü değerin çürütüldüğü ortamda aşk kelimesi tüm kutsalların yerini alan ve tüm cürümüşlükleri kutsayan bir anahtara dönüştü günümüzde.
Tüketim Aracı olarak "Aşk/ınlık -66
Kapitalizmin en büyük başarısı belki de her şeyi/değeri ''metalaştırma''sında, eklemlenebilme kabiliyetinde aranmalıdır. Her değer, ideoloji onun için markaya dönüştürülebilecek potansiyel bir pazar alanıdır, bu nedenle en karşıtına eklemlenmekten çekinmez… Kapitalist toplumun değerleriyle çatışması beklenen değerlerden beslenen Batı''daki siyasal muhafazakarlık tarihsel olarak nasıl kapitalizmin en uyumlu taşıyıcısı haline gelmişse benzer biçimde siyasal olarak komünist, ekonomik olarak kapitalist olma becerisini (!) gösteren Çin örneği bu eklektizmin ve dönüştürücülüğün yaşayan örneğidir. Moderniteyi keşfeden Batı uygarlığı ifrat ve tefrit arasında savrulan tarihi içinde insan doğasını zorlayan sınırlarda dolaştı. Orta çağlarda aklı inkar edercesine skolastizme sarılırken, moderniteyle birlikte aklı putlaştıran, aklın üstünde hiçbir hakikat kabul etmeyen bir sapmaya geldi. Haçlı seferlerinde kadınlara bakirelik kemeri takacak kadar insan bedeni üstünde denetim kuran anlayış cinsel devrim adına her türlü sınırı ortadan kaldırırken, bedensel hazdan öteye insan oluşumuzun anlamını tüketti...
Beni göm hufre-i nisyâna, ben artık öldüm! Hangi bir derdim için ağlayayım, bilmiyorum. Döktüğüm yaşları çok görmeyiniz; mağdurum!
Hufre-i nisyân: Gaflet çukuru.
Reklam
Bir yığın kundakçıdan yangın görenler milleti, Şimdi inmiş zanneder mutlak şu müthiş ayeti! Ey vatansız derbederler , ey deni kundakçılar! Milletin,az çok , duran bir dini namusu var. Şimdi nevbet onların... Yansın da onlar öylemi? Tarumar olsun bütün bir Müslümanlık âlemi
Seyfi Baba
Bir de baktım ki: Tek onluk bile yokmuş kesede; Mühürüm boynunu bükmüş duruyormuş sâde! O zaman koptu içimden şu tahassür ebedî: Ya hamiyyetsiz olaydım, ya param olsa idi!
Sayfa 130 - Ötüken Neşriyat, İstanbul, 2021
Ve o derinden o çocuksu sesin Tanır mı kalbimin yetimliğini
Bir kurtuluş olur belki delirmek Soyunmak dünyadan işkencelerden
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.