"Bak oğlum," dedi, "seninle pazarlık edelim! Biliyorsun ki, dünyada herkesin rızkı başka başka yollardan... Kimisi bakkal, kimisi kunduracı, kimisi çiftçi, kimisi de mesela, çöpçü. Bu neden böyle? Çünkü Allah herkese derece derece akıl vermiştir. Bir doktorun işini bir çöpçü beceremediği gibi, bir çöpçünün işini de bir doktor göremez. Şimdi olabilir ki, senin kafan da, okuyup bey olmaya uygun değildir. İçinden, 'Ben okuyup bey olmak istemiyorum, ben kunduracı olacağım, yahut da çöpçü! Ha? Söyle, sen ne olmak istiyorsun mesela?"
Eğer ağzımı aramıyorsa... "Fikrini apaçık söyle, korkma... Bak çöpçülere... Ne okul ki- tapları var ne de akşamları ders soran beybabaları... Sen de, ben çöpçü olacağım, okumak istemiyorum, dersen, ben de senin yakanı bırakırım, bir daha da ders sormam..."
Uzatmayalım, çöpçü olacağımı söylemiş bulundum.
Sen misin...
Tekme, tokat, yumruk ve iskemlemle beraber yerlere... Ondan sonra dersler bir kat daha bindi, tabii dayaklar da.
Çok zaman "Aman yâ Rabbi," derdi, "aman ya Rabbi! Böyle mi olacaktı benim oğlum?"
O, Kuran'ı beş yaşında hatmetmiş!