Yapıt toplam 88 sayfa ve yarısı Küçük Şeyler'de olduğu gibi sadeleştirilmiş metin. Kitaba başlamamla bitirmem bir oldu. Küçük Şeyler'deki hikayelerin sonunda iyi kötü bir anlam veya bir ders çıkarabilmekteydik. Ama bu eserde ne olup bittiğini hiç bir şekilde anlamadım. Yani bize verilebilecek herhangi bir ders yok. Tek özelliği, eserin Türk edebiyatının ilk köy romanı olması.
Kitap içinde bulundurduğu eski kelimeler dolayısıyla küçük bir lügatçeyle başlamış. Fakat orjinal metinden okuduğumuz takdirde de cümlenin akışına göre kelimelerin anlamlarını kafamıza oturtabilmemiz mümkün.
Eser, bana ; yazar bur hikayeye başlamış ve sıkılıp olay örgüsünü tamamlamak istemediği için de son bölümde birşeyler karalayıp eseri başından defetmek istemiş gibi bir izlenim çağrıştırdı. Bana göre, kitap daha sürdürülebilir olabilirdi ve daha farklı bir biçimde bitebilirdi.
Yazar, köye ve köylüye olan olumsuz düşüncelerini açık bir şekilde beli etmese de eserin içinde yapmış olduğu betimlemelerle okuyucuya dile getirmiş. Doğrusu yaptığı köy tasfirleriyle benim aklımda hiç olumlu bir köy şablonu bırakmadı.
Eğer böyle bir yapıtın edebiyatımızda ilklere girmesine ben karar vermiş olsaydım, heralde böyle bir yapıt da varsın olmasın derdim.