Hayattayım, diye düşündü Veronika. Her şey yeniden başlayacak. Bir süre burada kalacağım, derken benim tamamen normal olduğumu anlayıp salıverecekler. Lyubliyana’nın sokaklarını göreceğim yeniden, kent meydanını, köprüleri, işe giden gelen insanları.
İnsanlar yardıma meraklı olduklarından -sırf kendilerini olduklarından daha üstün hissetmek
Belki şu an aklına gelmiyorum ama ne zaman ki birini sevecek olsan işte o zaman geleceğim aklına.
Bir şarkının nakaratında,
Bir hüznün ortasında,
Bazen gülüşünde, ben geleceğim aklına.
İşte o zaman hiçbir şey yapma.Gelme de
Bir şarkının nakaratında,
Bir hüznün ortasında,
Bazen gülüşünde, ben geleceğim aklına.
İşte o zaman hiçbir şey yapma. Gelme de.
Ben seninle arama ördüğüm duvarlarda çiçekler besliyorum.
Yaralarım gittikten sonra senin gelmen haksızlık olur bana.
Her kırıldığında, haksızlığa uğradığında sadece aklına geleceğim. O zaman anlayacaksın sadece aklına gelebileceğimi.
Çünkü ben senin leş kokan duygularına bir daha uğramayacağım...
Kendimi öldürme girişimim yüzünden şu sıra üzüntüden aklı başından gitmiş olan annem, zamanla şoku atlatacak, hayatıma ne zaman bir yön vereceğimi, neden herkese benzemediğimi sormaya başlayacak yeniden, yaşamın aslında hiç de karmaşık olmadığını söyleyecek: “Bana baksana, yıllardır babanla evliyim, seni elimden gelebilecek en iyi şartlarda
Her kırgınlığında, haksızlığa uğradığında geleceğim aklına.
O zaman anlayacaksın sadece aklına gelebileceğimi.
Çünkü ben senin leş kokan duygularına bir daha uğramayacağım!
Her kırgınlığında, haksızlığa uğradığında geleceğim aklına.
O zaman anlayacaksın sadece aklına gelebileceğimi.
Çünkü ben senin leş kokan duygularına bir daha uğramayacağım!..
TARHUN
Bir tüccarın kızı olan Tarhun, ablalarına hiç benzemiyordu. Fereng,
Sultan, Mahsan, Begüm, Moluk ve Anka’nın, yani tüccarın öbür altı
kızının her birinin ayrı bir şımarıklığı, çeşit çeşit istekleri vardı.
Bazen, onların gürültülerini, oyunlarını duyan mahallenin erkek
çocukları sokağa fırlarlardı. Tüccarın kızlarının neşeli
İnsanlar yardıma meraklı olduklarından -sırf kendilerini olduklarından daha üstün hissetmek için- kütüphanedeki işimi bana geri verecekler. Zamanla aynı barlara, gece kulüplerine gitmeye başlayacağım; arkadaşlarımla dünyanın sorunlarından, adaletsizliğinden söz edeceğiz, sinemalara gideceğim, gül kıyısında yürüyüşlere çıkacağım.
Hap almayı akıl
Beni böyle arkasında sürükleyen
Kendi kaderim değil ki;
Benim asıl kaderim
Kuytu bir göl kıyısında şimdi belki
Dalakalmış tatlısu balıklarına,
Beni unutmuş.
Ama bir gün
Benim asıl kaderim,
Hiç yoktan bir sızı duyacak içinde
Aklına ben geleceğim o zaman;
Bir deli fırtına gibi yamaçlardan
Esip de yalım yalım
<<--- Nerdesin>> diye seslenecek <<nerdesin
Varlığından habersiz yaşadığım
Kaderini gezen adam?.>>
İşte o gün
Omuzları sıcak,
Omuzları çıplak dört köylümün
Omuzlarında görünce beni
Ağlıyacak
Raymalı-aga kendi zamanında çok tanınmış bir cırav (yırcı), bir ozan idi. Daha küçük yaşta ün kazanmıştı. Tanrı vergisi bir yetenek ve kişiliğinin üç güzel özelliği sayesinde bozkırın en ünlü yırcısı, âşık ozanı olmuştu: Güftesini kendi yazar, bestesini kendi yapar ve güzel sesiyle bunları hem çalar, hem söylerdi. Dinleyenler ona hayran
İnsanlar yardıma meraklı olduklarından -sırf kendilerini olduklarından daha üstün hissetmek İçin- kütüphanedeki içimi bana geri verecekler. Zamanla aynı barlara, gece kulüplerine gitmeye başlayacağım; arkadaşlarımla dünyanın sorunlarından, adaletsizliğinden söz edeceğiz, sinemalara gideceğim, gül kıyısında yürüyüşlere çıkacağım.
Hap almayı akıl
Bir şarkının nakaratında,
Bir hüzün ortasında,
Bazen gülüşünde, ben geleceğim aklına.
İşte o zaman hiçbir şey yapma. Gelme de.
Ben seninle arama ördüğüm duvarlarda çiçekler besliyorum...