Tarihi bildiğimizi sanıyoruz. Oysa ki hiç bilmiyormuşuz. Bilmiyoruz çünkü araştırmıyoruz. Araştırınca öğrendiklerimiz karşısında ağzımız açık kalıyor. Gerçekten bunlar yaşanmış mı, diye hayallere dalı gidiyoruz. Üzülüyoruz. O günler geride kalmış olsa da candır, yürektir dayanmaz. Gözlerin nemlenmemesi mümkün değildir. Şöyle günümüze baktığımızda halimize bin şükür etmekten uzak olmamalıyız.
1914 - 1919 yılları arasında Türk Ermeni ilişkilerini konu alan Doğu bölgesinde yer alan Erzurum ve çevresinde yaşanılan en acılısı olaylarını, işgalleri, çekilen çile ve yaşatılan eziyetleri, zulümleri, katliama maruz kalan masum ve savunmasız insanların dramını, hikayelerini anlatılmaktadır Mehmet Dağıstanlı kaleminden. O kadar gerçekçi yazılmış ki, kalınlığına takılmadan sayfalar ilerlemektedir.. İsmini taşıyan tarihi bir romandır. Geçmiş gereceğimizi kalemi güzel olanlardan okumak ayrı bir zevktir.
Tarihi roman sevenler bu eseri kaçırmasın. Aslında herkesin okunması daha iyi ne de olsa tarih yatıyor cümleleri oluşturan sözcüklerde.
#biralıntı
"Mis gibi kavrulmuş kahvenin koktuğu kıraathanenin bir duvarında boylu boyunca uzanan rafta kitaplar, enamlar, el yazması cüzler; Kerem ile Aslı, Köroğlu, Kerbela hikayeleri vardı. Marifetname vardı. Evliya Çelebi vardı. Bu, alim olmayan fakat arif olan insanlar okurdu kıraathanedeki kitapları. Okuduklarını anlatırdı. Kahvenin bir köşesinde hemen hemen her akşam meddahın anlattığı hikayeleri dinleyenler, anlatılanları başka mekanlarda paylaşırdı."
