Alperen, "İçinizden, sizi hayra çağıran, iyiliği emredip kötülükten men eden bir topluluk olsun, işte onlar kurtuluşa erenlerdir." (Âl-i İmrân, 104) ayetini kendisine düstur edinen teşkilatçı kişidir.
1) “Sizden hayra çağıran, iyiliği emredip kötülükten sakındıran bir topluluk bulunsun... (Al-i İmrân.104)
2) “Siz insanlar için çıkarılmış en hayırlı ümmetsiniz. İyiliği emreder, kötülükten de sakındırırsınız..” (Âl-i İmrân.110)
Ayetlerden açıkça anlaşıldığına göre, Müslümanların hem kendileri dışındaki insanlara hem de birbirlerine karşı, iyiliği emredip kötülükten sakındırma misyonu var. Başkasını düzeltirken, kendini de ihmal etmemek; başkalarına bir şeyleri hatırlatırken kendini unutmamak...
Doğru yönetim ve ilâhî irâde arasındaki ilişkinin kesin doğası, Kur'an'da belirsiz olarak kalır. Kur'an'daki “Sizden, hayra çağıran, iyiliği emreden ve kötülükten men eden bir topluluk bulunsun." (Âl-i İmrân: 104) uyarısı, tüm insanlara yönelik genel bir direktiftir ve bu emri gerçekleştirmek için herhangi bir kurum veya yönetim biçimini işaret etmez. Kur'an, Allah'a teslimiyetten ve iman hayatından bahseder, ancak teokrasinin, demokrasinin veya monarşinin göreceli değerlerine değinmez. İnsan ilişkilerinde adalet çok önemliyken, herhangi bir siyasî düzen tartışması Kur'an'da yoktur; Allah yüce hakemdir.