CANIM İNSANLAR! SONUNDA BANA, BUNU DA YAPTINIZ.
Günlük, bir kişinin yaşadıklarını, duygu ve düşüncelerini, özel yaşamına dair bilgilerini tarih belirterek günü gününe anlatan edebi bir türdür. Oğuz Atay'ın Günlükler'i ise, bir edebi tür olan günlükten oldukça farklı. Kitaba başlamadan önce yazarın iç dünyası ve özel hayatıyla ilgili bilgileri
Hüsamettin Bey kapıdan başını uzattı. “Ne var Hikmet, oğlum?” diye sordu. “Biriyle kavga mı ediyorsun?” “Beni yalnız bıraktılar albayım,” diye dert yandı Hikmet. Albay, Hikmet’in başını okşadı: “Üzülme oğlum, ben varım. Bu yetmez mi sana?”
“Bilmiyorum,” dedi albay. “Seni ve süt dökmüş kediyi yanyana düşünemiyorum.”
Hikmet duymadı: “Şimdi aslan kesiliyorum albayım.”
“Kızı üzmüyorsun ya Hikmet?” diye mırıldandı Hüsamettin Bey.
“Üzüyorum albayım. Sonra gidip ne diller döküyorum bilseniz. ‘Neyin var canım?’ filân diyorum. Daha neler söylüyorum. Gözlerine filân bakıyorum. Siz gerçekten doğru söylüyorsunuz albayım: Ben adam olmam. Ben, tek başıma yaşamalıyım; başkalarını zehirlememeliyim. Dama çıkıp ulumalıyım kurtlar gibi.”
“Kediler,” dedi Albay, “Miyavlarlar.” Hikmet gülümsedi; “Sizi de bu mizah duyusu kurtarıyor albayım.”
Kafam cam kırıklarıyla dolu doktor. Bu nedenle beynimin her hareketinde düşüncelerim acıyor, anlıyor musun? Bütün hayatımca bu cam kırıklarını beyin zarımın üzerinde taşımak ve onları oynatmadan son derece hesaplı düşünmek zorundayım. Bir filmde görmüştüm doktor: senin gibi gene bir doktor olan ve sözüm meclisten dışarı, delice planlar kuran
Burada mısın ey okur ?
Tehlikeli Oyunlar oynamak istiyor insan …
Bir yazar düşünün , Oğuz Atay tabiki , Öyle romanlar yazıyor döneminin çok ötesinde ki yazıldığı dönemde değeri anlaşılamıyor maalesef , hatta günümüzde bile o kalibrede yazılmış roman yok , evet bir yazar düşünün böyle bir yazar işte Oğuz Atay…
Tutunamayanlar ile bu çetrefilli
Hüsamettin Bey kapıdan başını uzattı. "Ne var Hikmet, oglum?" diye sordu. "Biriyle kavga mi ediyorsun?" "Beni yalnız bıraktılar albayım," diye dert yandı Hikmet. Albay, Hikmet'in başını okşadı: "Üzülme oğlum, ben varım Bu yetmez mi sana?"
"Sen, bu 'bilinçaltı' dediğin şeyi ortaya çıkarabilecek misin bakalım kendinde?" dedi albay. "Zaten bilinçaltımda pek bir şey kalmadı albayım, ne var ne yok hepsi tükendi." "Canım öyle şey olur mu?" dedi Hüsamettin Bey. "Olur albayım. Aslında dış yaşantılarım çok fakir olduğu için, herkesin büyük bir titizlikle sakladığı bilinçaltı zenginliklerimi açıkça ve utanmazca kullanarak bitirdim."
"Saçmalama," dedi emekli albay. "Öyle demeyin doktor. Ben bugüne kadar hiç bir ıstırabımı bilinçaltına itmeyi başaramadım. Bu yüzden çok boş kaldı orası.
"Devam edin albayım." Hüsamettin Bey devam etmedi. "O halde ben ediyorum." Ayağa kalktı. Kolunu ileri uzattı; işaret parmağını, en yakın duvara dokundurdu: "Bir zamanlar seni sevmiştim. Ve sevgiyi senin suretinde yaratmıştım." Boşta kalan elini göğsüne götürdü: "Bu kalbin, birini sevmeye ihtiyacı vardı. Ve sen