"Öyleyse kim kurtaracak beni var olmaktan, hayatımı toprağa veriyorum." diyerek ilk cümlesiyle kendine bağlarken "Ölümden yapılmışız biz, hayat diye kabul ettiğimiz şey gerçek hayatın uykusu, varlığımızın gerçek halinin ölümüdür." cümlesiyle devam ediyor hayatı sorgulatmaya. "Acı denen şey yalnız başına çekilir" diyor ama tüm kitap boyunca bizi kendi acılarımızın ışığında acılarına ortak etmeyi, içimize huzursuzluğu aşılamayı başarıyor. Yeri geliyor hayal kurmayı öğretiyor yeri geliyor umut etmeyi tembihliyor. Bazen sımsıkı sarılmak istiyorsun hayata bazen herşeyi akışına bırakmak. Bu kitabı okumak yaşamak gibi. Zaten tüm yazılar her gün hissettiklerini kaleme aldığı küçük notlar. Değişken ruh hallerine ortak ediyor bizi. Kitap çok uzun olmasına rağmen cümlelerin dizilişi ve edebi içeriği kitabı elinizden bırakmanıza engel oluyor, adeta bağımlılık yaratıyor. İnsana kendi hayatını sorgulatan, kendi iç dünyasına gömdüğü acıları gün yüzüne çıkaran, edebi anlamda eşsiz, deneme tarzını sevenlerin bağımlısı olacağı, alıntı yapmaktan kendini alamayacağı güzel bir kitap. Keyifli okumalar
"Gelecek zamanın sonlarına doğru bir gün biri çıkıp hakkımda bir şiir yazacak, ben de belki ve ancak o zaman, 'Kendi Krallığım'da hüküm sürmeye başlayacağım.