Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Adamın biri bir deniz balığı tutmuş günün birinde, o kadar sevmiş ki yanında hep kalsın istemiş. Her gün suyunu tazelermiş, denizden kova kova çekip taşıyarak. Bir süre sonra usanmış deniz suyu taşımaktan, musluk suyunu denemiş. Balık biraz tedirgin olmuş ama alışmış sonunda tatlı suya. Gel zaman git zaman adamın içine merak olmuş, tatlı suya alışan balık havaya da alışır mı diye... Balık önce boğulayazmış, debelenmiş, sonunda havaya da alışmış. Günlerden bir gün adamın denize gideceği tutmuş. Balığı da yanında. Koymuş onu çakıllığın gölgeli bir köşesine, kendi de denize girmiş. Çocuklar geçiyormuş oradan o ara. Balığı görmüşler. Nasılsa, acımışlar, bu balık karaya vurmuş, yazık, denize atalım, demişler. Adam deliler gibi yüzüp yetişesiye balık boğuluvermiş denizde. Tuhaf değil mi, kurtarmak istediği şeyi kurtarmak için ne gerekiyorsa yaptığını sanan kişinin, ömrünün sonunda o şeyi boğmakta en büyük payı kendi eliyle getirmiş olduğunu anlaması?
Rektal tuşe yaparken beynimde Alişan şarkısı çalıyor: ikimize birden yükleniyorlar ama sen ağlama :'(
Reklam
Coşkuyla Ölmek
Hayat akar, yol ve yön değiştirir derler, insan değişir yol ve yönelim değiştirir derler. Bütün bunlar bence meselenin değişmesi, ortadan kalkması veya artık mühim sayılmamasıdır. Yoksa ne hayat gibi muhkem bir şey akar, ne sana bakıp da yol yön değiştirir. İnsanı ahret bile değiştiremez. Zebani dilini çekmeye gelse kişi ancak ahlakının elverdiği ile seslenir de aman diler. Gençken duyulan keder sonra hangi şifalı suyu buldu da içti? Hangi su, lekeleri çıkardı? Yaşamaya alışan köşesine çekildi; feryat edene, başka türlü söyleyene, sokaktaki köpeğe havlayan bir ev köpeği kadar olmadı. İnsan zaten dertli değildir, derdin kendisidir. İnsan öyle büyük bir derttir ki bu büyüklükte bir şeyin kendine sığacağını aklına getirmez de bunu dünyanın, hayatın derdi sayar. Hayat, o durgun, kibirli suyunda kendisine bakan bu çirkin heyulaya bakıp bakıp ''Bu heralde benim'' der. Bu dert de ona yeter.
Senden sonra anlamı kalmadı takvimde gecen günlerin.sadece bir sayıdan ibaretti her şey.yoklugunun ertesiydi her gün.simdi nerdesin,kimlesin bilmiyorum ama kimse cekmedi nazimi sen gibi.yazdıgım her seyi karşılıksız bir askin gölgesinde büyüyen bir fesleğen sanmıstın sevgilim.seni görünce ki heyecanım sana her koşuşumda terliklerimin ıslaklıgını göz ardı etmiştim.bu sevda beni yeri geldi hasta etti,yeri geldi düşman.ama hiç pişman etmedi sevgilim.nedenlerin gölgesinde büyüttüğüm her bebek ileride yokluğuna gebe olacakti.ben bunu bile bile sevdim seni.artik gözlerimin bir anlami yok.sadece sana bakarken parlayan ballar artik sadece görmek için varlar.oysa ki görmüyorum artık seni.ben seni çok özledim canım sevgilim.hic söylemedim belki ama ben seni çok özledim.simdi gelirsen yokluğunu sevmeye alısan ben varlığını nasil severim hic bilmiyorum.ama bir kere olsun saçlarına dokunmak,gözlerinde kaybolmak istiyorum.
1. BÖLÜM SAİD NURSÎ, NUR RİSALELERİ VE İLİM 1.1. SAİD NURSÎ’NİN TAHSİL HAYATI Risale-i Nur müellifinin tahsil hayatı üç aydan başka mevcut olmadığı halde (...)10 Evet o zât (Said Nursî) daha hal-i sabavette iken ve hiç tahsil yapmadan zevahiri kurtarmak üzere üç aylık bir tahsil müddeti içinde ulûm-u evvelîn ve âhîrine ve ledünniyat ve
Alişan: “Hiç plan yapmadın mı gelecekle ilgili?” Serdar Ortaç: “Sıfır, Sıfır. Yani ben o paranın biteceğine inanamazdım.”
Reklam
Dünyaya alışan şiir yazamaz
İsmet Özel
İsmet Özel
Bir şâh-i âlîşân iken şâh-i châna kıydılar Gayretlü genç arslan iken şâh-i cihâna kıydılar.
Osmanlı Tarihinde Efsaneler ve Gerçekler
Osmanlı Tarihinde Efsaneler ve Gerçekler
Gelişine alışan Gidişine de alışır. Neye alışmadı ki insanoğlu.
"Sanırım hiçbir şeyi unutamamak güzel bir şey,hayatımın her anı kafamın içinde.Bu aynı zamanda çok sinir bozucu.Çünkü hiçbirini paylaşamıyorum fakat hiçbiri kaybolmuyor." Melody,11 yaşında çok zeki bir çocuk.Özel bir çocuk.Onu özel kılan vücudunun hiç bir uzvunu kullanamaması değil, müthiş bir zekaya sahip olması ve bunun
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.