Kudüs şiiri
Ne karaymış talihin senin ey kutlu şehir Tütmeyen ocağında duman ağlıyor Kudüs Suyuna kan bulaşmış ekmeğin acı zehir Feryadının sesini duyan ağlıyor Kudüs Ey sen ki peygamberin ümmetin başkentisin Ey sen ki çocukların elinde taş kentisin Sen de gam sen de keder sen hüznün başkentisin Sana gök sana toprak mekan ağlıyor Kudüs Uykusuzum öfkemi gecem örtmüyor diye Müslümanlar küffara hücum etmiyor diye Yetişin benim buna gücüm yetmiyor diye Tankların karşısında sapan ağlıyor Kudüs Yoluna feda olsun bende bir can duruyor Gaflet ateşten gömlek yakıyor yandırıyor Aksa'nın güzelliği Yusuf'u andırıyor Sana Yakup peygamber Kenan ağlıyor Kudüs Bir duam kaldı şimdi mevt-ü fi sebilillah Nasip olmayacaksa vah bana bana eyvah İnlesin minareler Allahu Ekber Allah Müezzinin dilinde ezan ağlıyor Kudüs MÜMTAZİ🖋️
Aklı Kemal alıntı
Ezandaki Arapça "Allah'u ekber" yerine Türkçe "Tanrı uludur" ifadesinin kullanılmaya başlamasını "Dinsizlik" olarak yorumlayanlar şunu hatırlatmak gerekir: Tanrı adı yaradanın en eski adlarından biridir. "Allah" adı ilk kez MS 600'lerde kullanılırken Tanrı adı MÖ 3000'lerde Sümerlerde "Dingir", MS 700'lerde Türklerde "Tengri" biçiminde kullanılmıştır.
Sayfa 36 - İnkılap yayıneviKitabı okudu
Reklam
Duhâ/Kuşluk Namazı
"Ebu Zer'den rivayet edildiğine göre Peygamber Efendimiz şöyle buyuruyor: Her birinizin her bir eklem kemiği için (şükür olarak) günde bir sadaka vardır. Bu sebeple her tesbih (Subhanallah demek) sadakadır. Her hamd (Elhamdulillah demek) sadakadır. Her tehlil (Lailaheillallah demek) sadakadır. Her tekbir (Allah'u Ekber demek) sadakadır. İyiliği emretmek sadakadır. Kötülükten sakındırmak sadakadır. Kuşluk vaktinde kılınan iki rekât (kuşluk namazı) bunların yerine geçer." [Müslim, kitap: salatu'l-müsafirin, bab: istihbabu salatı'd-duha... ] Yani her bir eklem kemiğinin günlük olarak sadakası bu namaz sebebiyle yerine getirilmiş olur.
Sayfa 338
1. BÖLÜM SAİD NURSÎ, NUR RİSALELERİ VE İLİM 1.1. SAİD NURSÎ’NİN TAHSİL HAYATI Risale-i Nur müellifinin tahsil hayatı üç aydan başka mevcut olmadığı halde (...)10 Evet o zât (Said Nursî) daha hal-i sabavette iken ve hiç tahsil yapmadan zevahiri kurtarmak üzere üç aylık bir tahsil müddeti içinde ulûm-u evvelîn ve âhîrine ve ledünniyat ve
Allah-u Ekber
Roma sirklerinin yerine Mekke meydanları; aslanlar yerine kavuran güneş.. Sırtlarında tenleri üzerine demir zırhlar geçirilmiş, güneşin en kızgın saatinde açıkta bekletilenler.. Karşılarında bütün bir curcuna; yuha, tükürük, tokat, tekme, küfür... Hepsinin yüzünde derin bir tevekkül, teslimiyet, huzur ve emniyet. Tüm yaşatılanlara rağmen İslâmdan dönen yok..
"Müslüman duruşunu namaza göre ayarlar. Yıkıldığı yerde “Allah-u Ekber” ruhundan tutar, onu izzetin zirvelerine taşır."
Sayfa 74 - Hüküm KitapKitabı okuyor
Reklam
Allah-u Ekber...
"Yani Allah Teâlâ büyük olarak gördüğünüz her şeyden daha büyüktür. O kadar ki, bütün büyükleri tek bir zeminde cem’ etseniz tamamı onun büyüklüğü karşısında zerreye bile tekabül edemez."
Sayfa 73 - Hüküm KitapKitabı okuyor
"Akıl, yürek ve beden namazda olursa, insan zâhirde halk, hakikatte Hak ile olur. “Allah-u Ekber” deyip Hak ile olanlar, hak yolda her nevi meşakkate göğüs gerer. Namaz için gözünü kırpmadan bedel öder. Yorulduğunda, zihninde, Kâbe’yi yeniden müminlere musalla yapan Peygamber-i Ekber’i canlandırır. Hz. Ömer gibi vurulduğunda da cemaatin namazını düşünür, Urve gibi kalabalık bir cemaatin önünde namazda ayağı kesilir; ne ah eder, ne inler… Önünde Kâbe’yi, solunda Cehennem’i, sağında Cennet’i, arkasında ölüm meleğini, ayaklarının altına Sırât’ı tasavvur eden; her kıldığı namazın son namazı olduğunu düşünen, “Büyük olan Allah’tır!” derken bütün hücreleriyle lisanına iştirak eden, ne söylediğini, ne okuduğunu bilen bir mümin namazda acı çekmez, elem duymaz. Ona acı veren tek bir şey vardır ki o da namazının kabul edilip edilmediği hususudur. Zira dünyanın belaları gibi nimetleri de geçicidir. Bâkî olan ise yalnızca Allah Azze ve Celle’dir."
Sayfa 70 - Hüküm KitapKitabı okuyor
1,000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.