Konuşmak dört şey içindir; Allah'ı zikretmek Kuran okumak İlimden sormak Haber vermek Ve seni ilgilendiren dünya işleri hakkında konuşmak
Nankörlük, nimeti Allah’ın razı olmadığı yollarda harcamaktır.
Bütün güç, kuvvet ve kudret Allah’a ait olduğundan, öncelikle O’na tam olarak bağlanmak ve O’nun yardımını celbetmek esastır. Bütün başarıların temelinde bu gerçek yatmaktadır. Bu bakımdan Allah Teâlâ bize üç mühim vazife vermektedir: Zikretmek, Şükretmek ve Nankörlük etmemek.
Söz:Gazali, Bakara, 152Kitabı okuyor
Reklam
varoluş amacımız
Müslüman olmak, dünyada Allah'ı zikretmek üzere var olduğumuzu bilmek demektir.
Sayfa 108 - TİYO YayıncılıkKitabı okuyor
6.cilt
1387. Yine Ebû Hureyre radıyallâhu anh'den rivayet edildiğine göre, Resûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: "Dünya ve onun içinde olan şeyler değersizdir. Sadece Allah'ı zikretmek ve O'na yaklaştıran şeylerle, ilim öğreten âlim ve öğrenmek isteyen öğrenci bundan müstesnadır." Tirmizî, Zühd 14. Ayrıca bk. İbni Mâce, Zühd 3. ... Allah'ı zikir, yani daima O'nu anmak, kalbinde ve gönlünde bulundurmak, O'nun murakabesi altında olduğunu bilmek, kişiyi Cenâb-ı Hakk'a yaklaştıracak ibadet ve tâatleri yapmak  iyi bir kul olmanın gereğidir. Bu niteliklere sahip bir mü'min aynı zamanda zâhid yani dünyaya ve dünyalığa esir olmamış iyi bir insandır. İşte bu özellikler değerli ve kıymetlidir. Değerli ve kıymetli bir başka nitelik de ilim ve bilgi sahibi bir öğretici veya ilim öğrenmeye arzulu ve istekli bir öğrenici olmaktır. İlmin ve bilginin üstünlüğü tartışılamaz. Dolayısıyla âlimler üstün vasıflı insanlardır. Çünkü onlar Allah'ı en iyi bilen, O'na gereken saygıyı gösteren, bilmeyenleri öğreten ve eğiten seçkin insanlardır. Bu özellikler en büyük hayır ve en üstün fazilettir. İlim yolundaki öğrenciler de aynı durumdadır; onlar da ileride âlim olacak ve insanlara fayda sağlayacak, İslâm'ın öğretim ve eğitimini devam ettirecek kimselerdir.
Tesbih'in lugat anlamı "suda pek iyi yüzerek uzaklara gitmektir. Istılahta ise, "Allahu Teâlâ'yı tenzih etmek, yani O'nun yüce zâtını itikaden, kavlen ve amelen layık olmayan her türlü şaibeden arı ve uzak tutmak" demektir. Ayrıca "Allah'ı yüceltmek, sözle ve eylemle O'nu zikretmek, tathîr etmek (temizlemek) ve içtenlikle O'na yönelmek" manalarını içerir.
İslam'da eğitim doğum öncesinden başlar. Bu eğitimin yetiştirme,telkin ve tebliğ metodu son nefes verilirken de devam eder. Yeni doğmuş çocuğun kulağına ezan okunur. Son nefesini vermekte olana Tevhid kelimesi söylettirilir. Dünyadan ayrılırken zihninin ve hissinin Allah'la meşgul olması için başında kur'an-ı Kerim okunur. Mezar başında defin sonrası yapılan telkini de, İslam'ın ferde, hangi noktaya kadar sahip çıktığının çarpıcı bir delili olarak zikretmek gerek.
Reklam
Allah'ı zikretmek insanın kalbine rahatlık verdiği gibi cesedine de güç verir.
Allah'ı zikretmek, kalbi, dağınıklıktan, her parçası bir yanda olmaktan, perişanlıktan kurtarır ve bir noktada, bir hedefe dönmüş olarak toplar ve gönlü sıkıntıdan kurtarır, onu sevinçle doldurur.
Kim zikretmezse, telâfisi olmayan hüsrandadır. Çünkü insan âhirete göç etti mi hepsi gider, hiçbir imkân kalmaz elinde. Allah'ı unutmak çok pahalıya mâl olan bir şeydir, zikretmek çok kıymetlidir.
Tarikat derslerimizin kıymetini bilelim, onunla yaşayıp, onunla gidelim âhirete. Tarikat derslerimize çok dikkat edelim. Hususi tarikat sohbeti yapın ihvanlarımıza. Âyet-i celîlede buyruluyor ki: "Elbette Allah'ı zikretmek en büyük şeydir." (Ankebût:45)
Reklam
"Allah'ı zikretmek hususunda kalpleri katılaşmış olanların vay haline!" (Zümer:22) Âyet-i celîleye iki türlü mana verilebilir: Birincisi; Allah-u Teâlânın zikrinden uzak kalıp kalpleri katı olanların vay haline! İkincisi de; Allah'ın zikrinden dolayı kalpleri katı olanlara vay haline! Peki ya ikincisi. "Zikretmekten dolayı kalbi katılaşanlar!" buyruluyor, bu nasıl olur? Zikir kalbi yumuşatırken bunlarınkini neden katılaştırıyor da veyle müstahak kılıyor? Evet... Zikrediyorlar ama âdâbına riâyet etmiyorlar. Böyle bir zikir de kalbi katılaştırıyor.
"Bir topluluk Allah'ı zikretmek için bir yere otururlarsa onları melekler kuşatır, onları rahmet kaplar, Allah Teâla onları katındaki melekler arasında anar."
Efendimiz (s.a.v.)Kitabı okuyor
Bediüzzaman said Nursi mektubat kitabında hilâfet hakkında:
"İslâm'da net bir yönetim biçimi yotur. İslâm'ın üç ana delili ve üç ana kaynağı olan Kur'an, Sünnet ve icma açısından bakıldığında, yönetim şekli hakkında sadece bazı esaslar tavsiye edilmiştir. Bu esaslar ise şûra, meşveret, hesap verebilirlik gibi değerlerdir. Bunun dışında 'yönetim şu şekilde olsun' diye net bir
Köklü değişim yayıncılıkKitabı okudu
878 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.