"Kitaplardan bu kadar nefret edilmesinin ve korkulmasının sebebini şimdi anlıyor musun? Onlar hayatın yüzündeki gözenekleri gösterir. Rahatına düşkün insanlar balmumundan aya benzeyen,gözeneksiz, tüysüz,ifadesiz yüzler ister yalnızca…"
Ya da iki yüzlülük ister insanoğlu, tanıdık gelmesi için. Çünkü kalbini hissedince aciz sanıyorlar.
Allah'ım, ben yok olamam!
Her şey olurum, yok olamam.
Parça parça doğranabilirim.
Nokta nokta lekelere dönebilirim.
Tütün gibi kurutulabilir,
ince ince kıyılır,
bir çubuğa doldurulur,
içilir,
havaya savrulabilirim.
fakat yok olamam !
Düştüğümde, ruhum sancıyıp insanlara ve kendime hissizleştiğimde "Muhammed Emin" okuyup sadrımı sağaltıyorum. Bu adamın bende garip bir tesiri var: huzura kavuşturuyor lisanıyla. Okurken dertleşiyorum, devamlı savaştığım diğer benle yüzleşiyorum. Esasında ben, evliliğe karşı hayli soğuduğum ve temkinli yaklaştığım dönemlerdeyim. Kimseye
Allah'ım, ben yok olamam!
Her şey olurum, yok olamam.
Parça parça doğranabilirim.
Nokta nokta lekelere dönebilirim.
Tütün gibi kurutulabilir,
ince ince kıyılır,
bir çubuğa doldurulur,
içilir,
havaya savrulabilirim.
Fakat yok olamam.
bir sır daha var, çözdüklerimizden başka!
bir ışık daha var, bu ışıklardan başka.
hiçbir yaptığınla yetinme, geç öteye:
bir şey daha var bütün yaptıklarından başka
niceleri geldi , neler istediler,
sonunda dunyayi bırakip gittiler.
sen hic gitmeyecek gibisin, degil mi?
o gidenler de hep senin gibiydiler..
geçmis günü beyhude yere yâd etme,
bir
Allah'ım, ben yok olamam! Her şey olurum yok olamam. Parça parça doğranabilirim. Nokta nokta lekelere dönebilirim. Tütün gibi kurutulabilir, ince ince kıyılır, bir çubuğa doldurulur, içilir, havaya savrulabilirim. Fakat yok olamam. Madem ki bu kadar korkuyorum, yok olamam. Eczahane camekanlarında, ispirto dolu bir kavanoz içinde, düşürülmüş
HUSREV - Allah'ım, ben yok olamam! Her şey olurum yok olamam. Parça parça doğranabilirim. Nokta nokta lekelere dönebilirim. Tütün gibi kurutulabilir, ince ince kıyılır, bir çubuğa doldurulur, içilir, havaya savrulabilirim. Fakat yok olamam. Madem ki bu kadar korkuyorum, yok olamam. Eczahane camekanlarında, ispirto dolu bir kavanoz içinde,
Bu dünyada bırakamayacağım hiçbir şey yok.
Ne deniz, ne ağaç, ne şehir,
ne ev, ne kadın, ne de ben.
Bu kalıbım, bu zarfım, bu kafesimle ben.
Onların hepsini bırakabilirim.
Fakat şuurumu, bilmek, duymak,
var olmak şuurumu bırakamam.
Osman Yüksel Serdengeçti
Serdengeçti dergisinin sahibi ve yazı işleri müdürü olan Osman Zeki Yüksel (1917-1983), Akseki'de doğar. Babası Müftü Salim Efendi'dir. DTCF Felsefe Bölümü son sınıfında iken 3 Mayıs 1944'teki protesto yürüyüşüne katıldığı için tutuklanır; üç buçuk ay sonra serbest bırakılır. Fakülteden kaydı silinir.