Alman şairi Goethe'nin dediği gibi: -Bir dilin kudreti, kendini, yabancı olan şeyleri atmakta değil, onları yutup hazmetmekte gösterir
Önsöz
"Sonuna kadar inanıyorum ki," demiş Arthur Schopenhauer (1788-1860], "dünyada sadece iki kişi kalsa, daha kuvvetli olan, çizmelerini parlatmak için cila kalmadığında, digerininkini almak uğruna bir an bile tereddüt etmeden tek hayattaşını öldürür." Alman filozofun iddiası, [bugün de] tüm parlak çizmelerin aynasında kanlı ellerin görünmesinin sebebi mi, sonucu mu dersiniz?
Reklam
Yazdıklarımı toplayıp tekrar inceledim.(Belki de onları bir akıl hastanesinde yazmadığıma kendimi ikna etmek istemişimdir kim bilir.) Şimdi yapayalnızım. Sonbahar geliyor, yapraklar sararıyor. Bu kasvetli küçük şehirde ( ah ne kasvetli olur küçük Alman şehirleri!) Bir sonraki adımımı planlamak yerine, izleri henüz silinmiş duyguların, yakın zamanda beni içine çekip girdabında döndürdükten sonra bir yerlere fırlatıp atan hortumun etkisi altında oturuyorum. Bazen yine o girdaba kapılacağımı, hortumun yaklaştığını, yanımdan geçerken beni içine çekeceğini, düzen ve ölçü duygularımı kaybedip yine dönmeye, dönmeye, dönmeye başlayacağımı sanıyorum...
Sayfa 119 - Türkiye İş Bankası YayınlarıKitabı okudu
«Türkiye'den güzel ülke var mıdır dünyada Durmuş abi?» Savurup sigarasını, «Yoktur köylüm!» «En güçlü ulus da Türk ulusudur değil mi?» «Ne hususta?» «Her hususta canım...» «Valla... Güreşte desen "belki" diyebilirdim, onda da geçtiler bizi; sondan birinci geliyoruz!» «Güreşe bakma! Öteki hususlarda...» «Hangi hususlarda
İdealist Alman felsefesinde, diyalektik düşüncenin önem kazanışı ve etkileyici hale gelmesi Goethe ile başlar.
Sayfa 79 - Klasik Alman Felsefesinde DiyalektikKitabı okudu
Sarıkamış şehitleri... Ruhları şad olsun.
"Ne kadar anlatsam, yüreğimdeki yarayı göremezsin. İsyanımı anlayamazsın. Arkadaşlarımın donarak öldüğü, aç kurtlara ve Ermeni çetelere yem olduğu o seferden beri, beni acıtan bambaşka bir şeydir Mehpare. Vatan için donaydık, vatan için öleydik gam yemeyecektim. Bizler o karlı dağlara niçin tırmandık, bilir misin? Ruslarla savaşan Almanların hatırı için. Rus kuvvetlerini peşimize düşürelim de, Alman askerleri rahatlasın diye, bir Şark cephesi açması için baskı yapıldı Osmanlı'ya. Enver delisi sürdü bizleri beyaz cehenneme, doksan bin genç adamı, gözünü kırpmadan sürdü dağlara. Arap çöllerinden gelenler üzerlerinde incecik kumaştan üniformalarla, bizler ayağımızda kösele postallarla, karın üzerinde günlerce yürüdük. Rüzgârda buzdan kalıplara dönmüş kaputlarımızın içinde, kollarımızı kıpırdatamıyorduk. Buz tabutlara konmuş gibiydik. Eldivenlerin içinde parmaklarımız önce üşüdü, sonra yandı acıdan, daha sonra hissizleşip dondu. Dövüşemeden, bir kurşun atamadan teker teker dondurdu bizi. Öldürdü bizi Enver.
Reklam
Geri199
1,000 öğeden 991 ile 1,000 arasındakiler gösteriliyor.