Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Babam Friedrich von Hess, Onlu'nun İç Halkası'ndan Alman Şövalyesi, bu kitabı bana 19 Haziran 2130'da verdi... İnançlı olacağıma ve bu kitabı koruyacağıma yemin ederim.
Sayfa 114 - Encore YayınlarıKitabı okuyor
Finlandiya'nın sadece topa vurmasını bilen insanlara ihtiyacı yoktur. Bize Fin milletini ekonomik, sosyal, fikri ve ahlâkî yönden yükseltecek öncüler lâzımdır. Kültür ve düşünce sahasında geri kalan ve eski medeni milletlerin hayatını tersinden öğrenmeye kalkışan milletleri taklit etmeyiniz! Paris'e gidenler şarkılı, çalgılı gazinoları öğreniyorlar. Almanya'ya gidenler, birahanelere devam etmeye alışıyorlar. İngiltere'ye gidenler de futbol öğreniyorlar. Siz eğitim çalışmalarına daha çok önem veriniz! Avrupa'nın bilim ve düşünce mabetlerine gidiniz! Binlerce Alman gencinin bağlı olduğu Tugendbund'u yani "Fazilet Birliği"ni taklit ediniz! Şu kuralı daima aklınızda tutunuz: 'Sağlam ruh, sağlam vücutta bulunur'. Ey Fin Gençleri! Sizin vazifeniz, şut atarak topu yükseklere fırlat- mak değil, Fin milletinin haysiyet ve şerefini yükseltmektir. Sevgili vatanımızı her alanda ileri götürmeye, her tarafta mutluluğu artırmaya gayret etmektir!"
Reklam
Ve bu gururlu askerler, İmparatorluğun asıl kurucuları olan erkeklerin torunları, bir kadın tarafından reddedilme riskinin, kadınlara erkeğin en hassas noktası olan gururunu incitme hakkı tanınmasının bir Alman'ın saygınlığına gölge düşüreceğini düşünmeye başlamışlardı.
Sayfa 106 - Encore YayınlarıKitabı okuyor
İngiltere İmparatorluğu'na duyulan kıskançlık Alman emperyalizminin, Almanya'nın küçük krallıklar toplamından dünyanın üçte birine hükmeden bir İmparatorluğa dönüşmesinin teşvik edici güçlerinden biriydi.
Sayfa 103 - Encore YayınlarıKitabı okuyor
Weimar merkeziyetçiliği üzerine Hitler
Nasyonal Sosyalistler, bugünkü devletin merkeziyeti bir tavır almasına karşı duracaktır. Çünkü alınan merkeziyetçi tedbirlerin, sonu felaketle bitecek olan bir dış politikayı gizlemek ve imkân dahiline sokmaktan başka bir maksadı yoktur. Bugünkü Reich, tren, posta ve maliyeyi, milli politikanın yüksek menfaatini ileri sürerek devletleştirme teşebbüsündedir. Bu devletleştirme politikasını durdurmak, eğer durdurmak mümkün olmazsa zorluk çıkarmak, biz Nasyonal Sosyalistlerin vazifesi olmalıdır. Bu gayeyle ilk önce milletimiz için hayati önem arz eden merkeziyetçilik faaliyetleri aleyhinde bulunulmalıdır. Keza bugünkü rejimin merkeziyetçiliğe taraftar olmasının sebebi, hükümetin harp sıralarından hep yabancı devletlerin lehine olarak takip ettikleri politikanın icap ettirdiği paranın kolaylıkla temin edilebilmesidir. Nasyonal Sosyalistler olarak bizleri bu merkeziyet aleyhine vaziyet almaya sevke eden ikinci mühim bir sebep daha vardır. Merkeziyet, memleket dahilinde bütün icraatı ile Alman milleti için bir musibet teşkil etmiş olan bugünkü rejimin kuvvetini artırabilir. Bu rejim, demokratik ve Yahudi- leşmiş Reich, hakikaten Alman milleti için korkunç bir beladır.
Jung Hitler'i şöyle tanımlar:
Onun durumu tek bir insana değil, adeta sosyal bir yapıya benzer; o bütün Alman milletinin bir insanda odaklaşmış, ete kemiğe bürünmüş halidir. Gerçekte tek bir arkadaşı olduğunu da sanmıyorum, bütün bir millet (olduğunu sanan biri) ile nasıl samimi bir arkadaşlık yapabilirsiniz ki?
Sayfa 210 - 66 Carl Gustav Jung, " Hitler on the Couch ", Omnibook Magazine, 1942
Reklam
Hekaton savaşlarının meta-analizi
Psikiyatr Carl G. Jung'un 2. Dünya Savaşı ve Hitler üzerine ilginç bir psiko-analitik yorumu vardır. Hitler, Jung'a göre, Alman halkının bilinçdışında uyanmış mitolojik Cermen savaş tanrısı Wotan'ın adeta ete kemiğe bürünmüş halidir.
Sayfa 209
Enver Paşa'nın Litvanya Anısı
Berlin'den bir Alman tayyaresine binerek Rusya'ya hareket etmiş, fakat yolda tayyarenin benzini bitmis, Litvanya'ya mecburî bir inis yapmış. Litvanyalılar tayyaredekileri Bolşevik sanarak hapsetmişler. Enver Paşa hakiki hüviyetini gizliyormuş ve Malessa ismi altında seyehat ediyormuş. Kendisini Riga'da bir hapishaneye koymuşlar. Orada kapalı kaldığı müddetçe resim yapmış. Resmini yaptığı kimselerden buna karşılık para alır, bu parayı bize göndermek üzere biriktirirmiş.
Sayfa 100 - Kronik YayıneviKitabı okuyor
"Aynı yerden sınanıyorsan alman gereken dersi almamışsındır."
İyiler bu dünyayı sevmiyor. Kendisini bu dünyaya ait hisseden bir nebze kötüdür. Kötülük bizim için bir gerçek. Bu Alman filozoflarının uydurmacası değil gerçek.
Reklam
Peki benim içimden başka türlü konuşmak geldi mi hiç ? Dürüst olmak gerekirse, hayır. O sıralar değil. Onları keyifle dinlediğimi, inançlarını mutlulukla paylaştığımı itiraf etmeliyim. Ben de tıpkı onlar gibi güven doluydum. Tıpkı onlar gibi, dokuz yüz kırk Haziran’ında Alman işgali sırasında, “ağladım.” Devamı yorumda
Yılbaşı Ağacı
Geleneğe göre İngiliz Keşiş ve misyoner St.Boniface,Alman Druidleri meşe ağaçlarının kutsal olmadığına ikna etmeye çalışırken böyle bir ağacı devirmiş ve düşen ağaç bir çam fidesi dışında her şeyi ezmiştir.Paganları Hristiyanlaştırmaya çalışan keşiş bunu mucize olarak yorumlayıp fidenin çocuk İsa olarak tanımlanabileceğini söylemiştir.Bundan sonra Almanya'da Noel kutlamalarında çam fideleri bulundurmak gelenekselleşmiştir.
Artık geçmişteki olayların oyuncusu değil izleyicisisin. Kabullenmelisin, geçmişte böyle şeyler oldu, keşke olmasaydı ama oldu. Kabullenmen ve onu içeri alman, ona elveda demek için ilk adım. Kabullenmediğin bir şey kapıda bekleyecek, sen devamlı onunla zihinsel savaşa devam edeceksin. Biliyorum ilk bakışta zor geliyor bunu kabullenmek, “O kadar savaş boşa mıydı?” diye düşüneceksin. Ama şunu sormalısın kendine, bugüne kadar içsel anlamda verdiğin savaşın senin için bir kazanımı oldu mu? Daha iyi hissettin mi? Ya da geçmişinde ruhunu yaralayan insanlar senin içsel savaşın sonucunda pişman mı oldular? Sanırım bu sorulara cevabın hayır. Peki o zaman ne kazandın ya da kaybettin bu savaştan? İçsel savaşın tek kaybedeni maalesef sen oluyorsun. Bu savaştan sana kalan, içsel huzursuzluk, içinde biriken öfke ve belki bazen kendinden bile nefret etmen oldu. Ama yeterince savaştın, artık geçmişinde böyle bir şeyler olduğunu kabul edip neden diye sormamalısın.
Geçmişte ne yaşadıysan yaşadın, belki sana büyük acılar çektirdi birileri, belki alman gereken sevgiyi vermediler, belki seni yok saydılar, belki de çok daha kötü şeyler yaptılar. Geçmişin yükleriyle başı belada olan birçok kişi, sanki o yaranın oluştuğu anı tekrar tekrar yaşıyor gibidir. Ve zihninde durmadan bir mücadele vardır, sanki geçmişi değiştirebilecekmişsin gibi, öfkenle ve yaraya neden olan kişi ya da kişilerle savaşır durursun. Geçmişinden kurtulmak istiyorsan geçmişin geçmişte kaldığını ve bu konuyu değiştiremeyeceğini kabullenmelisin.
Frankfurt Okulu
Uzun bir süre sonra Alman filozoflarının yardımıyla öğrendim ki sorular, suyu berrak bir sele benziyor. Sel sınır tanımaz, hep akar. Berrak su hep parlar. Ancak akan sel işe yaradığı zaman, o berraklık, o parlaklık önem kazanır. Gücünden, berraklığından, yararlanıldığı zaman o sel değerli olur. Sorular da, cevapları olduğunda bir işe yarar.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.