"akşam üstleri sokakta onun bunun hatırını soruşundan artan sesini eve almak için rüzgarla oynayan tülü açıyorum. içeriye birazcık dünya giriyor. biraz meltem, biraz evden taşmış çocukların sesleri."
Ben on yaşında iken bir ihtiyar otuz yaşında idi.
Ben otuz yaşında iken bir ihtiyar elli yaşında idi.
Ben elli yaşıma girdiğim zaman bir ihtiyar yetmiş yaşında idi.
Ona ne zaman yetişeceğim?
Saçılıp yere düşen kâğıt parçalarına bakıyor, sıkıntıdan, öfkeden patlayacak gibi oluyordum. Niçin hâin oluyormuşum ben? Kime ihanet ettim? Aileme mi, soyumuza mı? Ben gerçeğe, hayatın gerçeğine, o iki insanın gerçeğine ihanet etmedim.
"Beş dakika sonra hastaneden çıkıyorum. Son not. Bu odada başkaları inleyecekler. Onları şimdiden gayet iyi tanıyorum. Üstümden çıkarıp yatağa attığım robdöşambr içinde, ebediyen aynı insan bulunacak: Hasta."