Bülbüllerin şakımalarıyla dolu kısacık bir bahar, meyvesi ve gülleri bol bir yaz, altın sarısı ve kızıl yapraklarla dolu bir sonbahar göz açıp kapayıncaya kadar geçtiler ve arzu dolu, mutlu bir çocuğun ayakkabılarının altına serdiler armağanlarını.
Sayfa 10 - Bilge Kültür SanatKitabı okuyor
Sadece benimdi, zincirlerinden boşalmış bir at gibi koşan beyaz okyanus, ve o kum tepeciklerine gömdüm, altın anahtarını yalnızlığımın.
Reklam
“Yok, oğul, yok” dedi, “ cenneti verirler mi sade zenginlere? Dünyada sevaplar karınca kararınca işlenir, ama öbür dünyada Allah’ın nezdinde bunlar niyetlerine göre tartılır. Susuz bir karıncaya su veren bir adamla altın yaldızlı bir çeşme yaptıran bir adamın işledikleri sevap değerce birdir.”
Birinci Dunya Savasi sonrasinda kurulan ve Birlesmis Milletler'in oncusu olan Milletler Cemiyeti, 1922'de "Filistin'de yasayan halklar kendilerini yonetebilecek duruma gelene kadar" bolgenin Ingiliz mandasi olarak kalmasina hukmetti. Bolgenin adi Filistin Mandasi olmus; Filistin adi resmiyet kazanmisti. Milletler Cemiyeti, mandayi kabul etmekle kalmamis, Balfour Deklarasyonu'nun hedefini hayata gecirmekle de gorevlendirmisti. Yani Yahudiler icin bir "yurt" kurulma hedefini. Araplar bu duzenlemeye itiraz etti. Yahudilere ait bir ulke kurulursa teknolojik acidan guclu, Batililarin destegini almis ve dini acidan cok farkli bir milletin boyundurugu altina girmekten ve son tahlilde topraklarindan atilmaktan korkmuslardi. Taraflar genel olarak Filistin'i paylasmak istemedikleri gibi uc dince kutsal sayilan Kudus'u de paylasamiyorlardi. Yahudilerim kutsal saydigi Suleyman Tapinagi'nin insa edildigi Tapinak Tepesi, Kudus'teydi. Tapinak Tepesi'ni cevreleyen antik istinat duvarinin bir kismi, bugun "Aglama Duvari" olarak bildigimiz buyuk bir parcasi hala ayaktaydi. Bu kutsallik yiginini daha da icinden cikilmaz hale getirense Tapinak Tepesi ile Muslumanlarin kutsal bildigi Kubbetus-Sahra ve Mescid-i Aksa gibi yapilari barindiran Harem-i Serif'in ayni yer olmasiydi! Emevi halifesi Abdulmelik, 691'de Hz. Muhammed'in miraca ciktigina inanilan yerde ayagini bastigi yere altin kubbesiyle tanidigimiz Kubbetus-sahra'yi, hemen karsisina da Mescid'i Aksa'yi yaptirmisti.
Kur’an’dan alacağız ders-i hakikati, Efalimizle anlatacağız her dem İslâmiyet’i.
Reklam
Münafığın nifak oku, Neşrediyor nahoş koku. Kibirlinin arşta burnu, Göremiyor açla toku.
1940'ların Sonları ve Atsız: 1948 sonlarında Atsız, Yeni Sabah gazetesine yazılar da yazmıştır. 03 Ocak 1949'da İsmail Hakkı Yılanlıoğlu'na yazdığı mektupta şöyle diyor: ( Bu mektup, Hacaloğlu'nun Atsız'ın Mektupları kitabında yoktur.) "Ben 15 aydır Yeni Sabah gazetesine yazı yazıyorum. Haftada bir yazı koyuyor ve
“Ben taş devrinde Türk, tunç devrinde Türk, altın devrinde Türk olmak isterdim. Bütün hilkat devirlerinde Türk, devirsiz hayatlarda Türk, hayatsız devirlerse Türk!… Türk doğmak, Türk ölmek! Türk, Türk, Türk!..”
Reklam
Öner ve Yücel Davası: 31 Mart 1947'de Atsız, Zeki Velidî ve arkadaşlarının beraatıyla sonuçlanan Irkçılık-Turancılık Davası'nın yankıları 1947 yılında başlayan Öner ve Yücel Davası ile devam etmiştir. Dava, 29 Ocak 1947'de İçişleri Bakanı Şükrü Sökmensüer'in TBMM'deki bir konuşması ve Fevzi Çakmak'ın 05 Şubat
Bak, mahlûkat onu okuyor duy! Teslim ol, Kur’an’a uy! Tevekkül ne güzel bir huy.
Ev, mal, mülk, yığınla tunç ve altın; Yarasına merhem olmaz Vücudunda, ruhunda dert olan adamın. Eldeki nimetleri tadabilmesi için Keyfin yerinde olmalı insanın. Ev bak neye yarar dertli, korkulu olana Gözleri çipilli olan ne yapsın tabloyu, Damlalı hasta neden gitsin hamama?
Sayfa 106 - HoratiusKitabı okudu
Allahu teala kıyamet gününde en büyük ziyana uğrayanlar, dünyada bozuk işler yapıp, iyi iş yaptıklarını sananlardır buyuruyor. (Zümer Suresi 15. Ayet) Bu kimsenin bütün kusuru, sarraflığı öğrenmeden altın alması idi. Ancak Böylece Halis altın ile karışık altına ayırabilirdi. Ayıramazsa bir sarrafa gösterirdi. bulamazsa mihenk taşı ile kontrol ederdi. Kimyâ-yı Saâdet İmâm Gazâlî Hz.
1,500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.