Şimdi arkadaşlar birkaç birşey yazmak istiyorum sağlık yönetimi alımı eskiden varmış ama sonradan alımı azaltmışlar benim girdiğim zamanlar puanı da çok düşük değildi bir sosyal hizmet vs puanina yakın 140 binle girdim eşit ağırlık umarım önümüzdeki yıllarda alımı artar çünkü o zamanlar geleceği parlak bölümler diye sıralaması vardı.Ana
Günaydın. İnsanın belirsiz ve çaresiz kalmasından kötü pek az şey vardır. Ne fena... Nermin Yıldırım'ın dediği gibi: "Ama sanırım en kötüsü beklemekti. Ne beklediğini bilmeden beklemek." Çaresizliğin de belirsizliğin de uçup gittiği bir gün olsun sevgili okur. Var olun. Nermin Yıldırım
Nermin Yıldırım
Nermin Yıldırım
- Ev
Ev
Ev
Hep Kitap, s.49-51
Reklam
Herkes hata yapar derler. İnsanız yanılırız. Bazen dönüşü olmayan yollara girilir doğru gibi gelen ama aslında çok yanlış olan kararlar alınır, pişman olunur. Geriye dönülemez, o adım atılamaz. Belki gururdan belki de alacağı tepkiden korkar insan… Sonra dönüp kendine bakar ; “Ben ne zaman bu hale geldim? Nasıl böyle biri oldum?” Diye sorar kendine. Anlam veremez olanlara. İşte öyle bir dönemdeyim. Kendimden uzaklaşıp, kendimi anlamadığım bir dönem. Ve fark ediyorum ki aldığım yanlış kararlardan ötürü yanımda beni anlayabilecek bir insan da yok. Yani demem o ki ; bir anlık düşünmeden alınan bir karardan dolayı yaşanılan pişmanlık insana sadece gözyaşı bırakıyor. Ağlayamadığım, içime döktüğüm her göz yaşında aklıma geliyor içinden çıkılamaz bir duruma giriliyor olurda aklına düşersem bana gelmekten çekinme olur mu? Ben bunu şuan yapamıyorum çünkü…
Tolstoy’un "İnsan Ne İle Yaşar" adlı kitabında, çiftçi Pahom’un hazin ve ibretlik öyküsü yer alır. Sıradan kendi halinde bir çiftçi olan Pahom, daha zengin bir hayatın hayalini kurmaktadır. Uzak bir yerlerde, cömert bir reisin karşılıksız toprak verdiğini duyunca, daha çok toprak elde etmek için reise gidip talebini iletir. Gerçekten de Reis herkese istediği kadar toprak veren cömert biridir. Pahom’a “Sabah güneşin doğuşundan batışına kadar katettiğin bütün yerler senin fakat güneş batmadan yeniden başladığın yere dönmen lazım.” der. “Yoksa bütün hakkını kaybedersin.” Pahom güneşin doğuşuyla beraber başlar yürümeye. Tarlalar, bağlar, bahçeler geçer. Tam geri dönecekken gördüğü sulak bir araziyi es geçemez. Şu bağ, bu bahçe derken bakar ki güneşin batmasına az kalmış. Koşar, koşar, ama kesilir takâti. Halsiz adımlarla yürümeye devam ederken, Pahom’un burnundan kanlar damlamaya başlar. Tam başladığı noktaya yaklaşmışken, bir an yığılır yere ve bir daha kalkamaz… Reis olanları izlemektedir. Çok kereler şahit olduğu olay yeniden vuku bulmuştur. Adamlarına bir mezar kazdırır. Pahom’u bu mezara gömerler. Reis Pahom’un mezarının başında durur şöyle der: “Bir insana işte bu kadar toprak yeter!” Mütemadiyen biriktirmek istiyoruz. Yiyemeyeceğimiz kadar erzak, giyemeyeceğimiz kadar kıyafet, kullanamayacağımız kadar eşya, oturamayacağımız kadar ev… Gözlerimiz midelerimizden, arzularımız ihtiyaçlarımızdan daha büyük ! İnsan ne
İnsan Ne ile Yaşar
İnsan Ne ile Yaşar
Şehirleri kokluyorum.
Dünyadan anneme giden bir otobüse bindim dün gece yine bir anda aldığım bir kararla. Zaten hiçbir yere planlayıp gidemedim ki fani ömrümde. Bitmez sandığım upuzun bir yoldan geldim. "Tokat'a gitmek gerek" diyordu ya hani Evliya Çelebi. Gittim. Daha otobüsten indiğim an büyüleyici bir koku duydum. Hangi bitki, hangi ağaç bilmiyorum. Biraz ıhlamur, biraz zeytin çiçeği gibi. Çözemedim nedir ama büyülendim. Elma kokulu Amasya'yı, kavun kokan Kırkağaç'ı, narenciye çiçekleriyle bezeli Çukurova'nın kentlerini anımsıyorum da, kendi memleketimde bu kokuyu ilk duyuşum. İki şeyi unutmazmış insan beyni. Sesleri ve kokuları. Zihnimde güzel bir yere kaydettim bu harikayı. Keşke şimdi üzerime, saçlarıma sinse de, annemi kucaklarken ona da götürebilsem bu ferahlığı. Size bu sabah, birkaç saat sonra bir hastane odasında mutlulukla şifa bulacak bir annenin yatağındaki gamzeden gülümsüyorum. Bu mutluluğu bölüşmek istedim herkesle. "Yol güzel, varmak değil" diyen şaire hak versem de, bazen varmak ve mola almak lazım hayattan... Vardığın yer cennet kokusuysa bir de... Hepsi güzeldir. Yürüdüğünüz tüm yollar iyiliğe, güzelliğe açılsın sevgili insan soyu. Herkese gülaydın...
AMERİKADAKİ FİLİSTİN ÖZGÜRLÜK HAREKETİ EYLEMLERİ İÇİN
ÜNİVERSİTE ÖĞRENCİLERİNİN ORTAK AÇIKLAMASI: “Nasıl bir sistemde yaşıyoruz ki, bir kurum soykırıma karşı çıktığınız için sizi polise şikâyet edebiliyor ama soykırımı destekleyen bir kurumu şikayet edebileceğiniz bir merci yok? Bu kapitalist sistemin geriliği ve ikiyüzlülüğüdür. Columbia Üniversitesi'nde gördüğümüz budur. Austin'deki Teksas Üniversitesi'nde gördüğümüz şey bu. Ülkenin dört bir yanındaki kampüslerde, Filistin özgür olana kadar mücadeleyi bırakmayı reddeden öğrencilerin cesaretini ve militanlığını gösteren bunun gibi kampların ortaya çıktığını görüyoruz. Bu kampların ortak noktası da polisin rolü. Amerika Birleşik Devletleri'nde bir kurum olarak polis kölelikten doğmuştur. Polis nihayetinde sermayeyi ve kapitalist egemen sınıfı korumak için vardır. Polis korumak ve hizmet etmek için burada olduğunu söylemekten hoşlanır, ancak korudukları şey zenginlerin mülküdür ve hizmet ettikleri şey de onların çıkarlarıdır. Bizi korumuyor ve bize hizmet etmiyorlar. Sokaklarda kalacağız. Mücadeleye devam edeceğiz. Korkmayacağız. Mücadelede kalacağız. Dayanışmamızı güçlendireceğiz. Hareketi inşa edeceğiz ve Filistin özgür olana kadar mücadeleye, yürüyüşe ve slogan atmaya devam edeceğiz. Özgür, özgür Filistin. Özgür, özgür Filistin. Özgür, özgür Filistin. Özgür, özgür Filistin” #gaza #gazze #israil #filistin #palestine #soykırım #savaş
Reklam
"... Yalnızlık ve dahî tek başınalık, aynadan mahrumiyetin bir başka ifadesi. Ne büyük elemdir insanın kendini göremeyişi. Nereye baksa boşluk. Her yerde. Düşmeye görsün insan, kemâli de, cemâli de dışarıda aramaya başlar. Bütünlüğü. Kendisine eklemlenebileceği bir bütünlüğü. Hiç kimse bir bütüne sahip olamaz oysa! Kişi bir bütüne ancak aid olabilir. Dışında fazlalık olarak kalacağımız tamamlanmış bir bütünlüğü değil, bilâkis, eklemlenemediğimiz takdirde eksik kalacağına inandığımız bir bütünlüğü ararız, yani hakikatte yine bizim gibi eksik kalmış büyükçe bir parçayı. Ama hep bir parçayı..." D. C...
Geri199
1,000 öğeden 991 ile 1,000 arasındakiler gösteriliyor.