"Bana yukarıdan bakarsanız aptalın tekini görürsünüz. Bana aşağıdan bakarsanız Tanrı'yı görürsünüz. Bana tam karşıdan bakarsanız, kendinizi görürsünüz."
-Charles Manson
Peki bir Yabancı'ya bakınca ne görebilirsiniz? Farklılıkları mı, anormallikleri mi, rahatsızlık verdikleri mi, eksiklikleri mi yoksa fazlalıkları mı? Gerçekten bir
Ne vakit üzerimde kara bulutlar dolaşsa Sait Faik okurum. Yaşama karşı o karamsar, kırgın, kızgın ve öfkeli hissiyatımı hemen dağıtıverir. Sait Faik gibi tutunmayı, sevmeyi ve âşık olmayı arzularım. Hayatı, onun gördüğü gibi görmeyi isterim. Ermeni esmer güzelini, yaşlı anasını, kahveci çocuğu, topal martıyı ve sadık köpeği… Tıpkı onun gibi
“İNSAN AŞKI BIRAKINCA YAŞLANIR” DER MÁRQUEZ. BENSE AŞKTAN KAÇAMADIĞIM İÇİN ÖLÜRKEN HAYLİ GENÇ GÖRÜNÜYORUM.
Tam da bu yüzden aşk, yaşamımız boyunca yolumuzun kesiştiği en ilginç algoritmadır.
“Herkesin bir hikayesi vardır,
önemli olan bunun gerçek hikayen olup olmadığından emin olmandır.”
İnsanların birbirine nefretini “Gün yüzü görme!” diyerek
¶¶
Bazen çok kırıldım, bazen belki de kırdım... Ama hata insana mahsustur dedim.. Affettim, af diledim.. Kimileri birden fazla kırdılar kalbimi ama ben onları yinede affettim... Onlar belki beni saflıkla yargıladılar. Belki de içten içe sinsice güldüler. Ama asıl unuttukları şuydu. Ben aldanmadım. Aldanan her zaman kendileri oldular ama bunu anlayamadılar. Bir insan kaybının ne olduğu bilemedikleri için. Kaybetmek onlar için bir alışkanlık haline geldiği için. Oysa ben hiç insan kaybetmedim. Sadece zamanı geldiğinde susmayı, yeri geldiğinde vazgeçmeyi bildim o kadar."
¶¶
Kitabı yorumladığım video yayında bağlantıya tıklayarak ulaşabilirsiniz :) youtube.com/watch?v=SyPKYnZ...
Öncelikle şundan bahsetmek istiyorum kitabın kapak tasarımını yapan kişi muazzam bir işçilik yapmış ki, direkt olarak beni al diyor resmen. Şimdi çoğu kişi soracaktır neden başlığa böyle bir şey yazdın diye. Cevabı çok
Neydi şimdi bu!
Huzursuzluğun kitabı mı?
Bir sandıktan çıkan, salt duyguların gümbürtüsü mü?
Hissizliğin, hisli manifestosu mu?
Bir kitap, bir tokat, bir dost yoksa bir insan mı!?
"Nice limanlara yanaşacak gemiler var elbette, ama hiçbiri hayatın ıstırap vermez olduğu limana varamayacak, her şeyi unutabileceğimiz bir rıhtım da yok."
İnsan masaya oturduğunda zeytin-ekmekle veya bir tas çorbayla da doyar doymasına... Lakin eğer çok sevdiğiniz bir yemek önünüze geldiyse, orada hissedilen şey doygunluktan bir tık öte, farklı bir histir. Masada geçirilen süre uzar, önce uzun uzun bakışlarla gözler doyurulur... Ağıza alınan her lokma fazladan bir tur daha döner damakta...
İşte o
Bilimkurgu-Çizgiroman ve Manga Etkinliği kapsamında yapacağım ikinci incelemem olacak. Fahrenheit 451 ile sınırları zorlayacağız. Etkinlik Linki: ---->>> #28996895
Dün gece inceleme yazarken Denise Kirby'nin aynı adlı romanından uyarlanmış olan “The Bookshop” filmini keşfettim. İnceleme yazmayı bıraktım ve hemen filmi açtım. İlk